MAHKEMESİ : MENEMEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/04/2012NUMARASI : 2010/373-2012/388Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davacı, eldeki davayı asliye hukuk mahkemesinde açmasına karşın,mahkemece yargılamanın başından itibaren aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakılarak hüküm kurulmuştur.Oysa ki; davacının kayden maliki olduğu 296 parsel sayılı taşınmazını üzerindeki yapılarla birlikte hayvancılık yapmak üzere davalı torununa verdiğini, ancak 17.05.2010 tarihli ihtarnameyle taşınmazın boşaltılmasını istemesine rağmen davalının taşınmazı kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek davayı açtığı anlaşılmaktadır.Bilindiği gibi, hakim davacının bildirdiği maddi olay ve talep sonucu ile bağlı ise de (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 26), hukuksal nitelemeyi yapmak ve olaya uygulanacak yasa maddesini bularak uygulamak, uygulanacak yasa maddeleri uyarınca da görevli mahkemeyi doğru olarak tayin etmek hakimin görevidir (HMK m. 33). 18/01/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinde, 08/07/2003 tarihinde faaliyete geçen Aile Mahkemelerinin görev kapsamı belirlenmiş ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 2. kitabının üçüncü kısmı hariç ilk iki kısmında yer alan (118 ile 395. madde arası) hükümleriyle ilgili çıkan uyuşmazlıklar bu mahkemelerin görevleri arasında kabul edilmiş ve çekişmenin aile mahkemeleri tarafından çözüme kavuşturulacağı hükme bağlanmıştır.Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca bakıldığında, davacının, TMK'nun 683. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına dayanarak eldeki davayı açtığı, isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. kitabının üçüncü kısmı hariç ilk iki kısmında yer alan (118 ile 395. madde arası) hükümleriyle bir ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla çekişme konusu yapılan uyuşmazlığın 18.01.2003 tarihinde yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince kurulan Aile Mahkemesi tarafından değil, genel mahkemelerce çözüme kavuşturulması gerekeceği tartışmasızdır.Hal böyle olunca, genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla davanın görülüp hükme bağlanması gerekirken ,görevsiz mahkemece davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü ,diğer temyiz itirazları incelenmeksizin (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.