MAHKEMESİ : ŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2013NUMARASI : 2011/155-2013/249Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ile tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;-KARAR-Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel isteğine ilişkindir.Davacı vasisi, mahcur A. Ş..’ün ehliyetsiz olduğu dönemde davalı A.. Ş..’e verdiği vekaletname kötüye kullanılarak maliki olduğu 48, 1712, 395, 171, 188, 996, 348, 836, 1809 ve 1874 parsel sayılı taşınmazların satış suretiyle davalılar murisi Nurettin Şengül’e temlik edildiğini, mahcurun aynı şekilde kardeşi C. Ş..’e verdiği vekaletname ile yapılan 10 parça taşınmaz devri bakımından da açılan tapu iptali ve tescil davasında Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2008 tarih, 2002/47 esas, 2008/284 karar sayılı ilamı ile vekaletnamenin tanzimi tarihi olan 10.07.2001 tarihinde davacının ehliyetsiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiğini, mahcurun hileye düşürülerek vekaletnamenin temin edildiğini, çekişmeli 395 parsel sayılı taşınmazın daha sonra üçüncü kişiye satışla devredildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, yargılama sırasında 1874, 836, 1809 ve 188 parsel sayılı taşınmazlara yönelik talebini atiye terk ettiğini bildirmiştir. Davalılar Ahmet ,Mustafa, İrfan, Hüseyin, Avni, Güler ve Ayhan; davanın zamanaşımının dolduğunu, vekaletnamenin tanzimi tarihinde A. Ş..’ün hukuki ehliyete haiz olduğunu, iddiaların doğru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Diğer davalılar, yargılamaya katılmadıkları gibi davaya cevap da vermemişlerdir.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların temlikine konu vekaletnamenin tanzimi tarihinde davacının fiil ehliyetine haiz olmadığının Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/47 esas sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Raporu ile belirlendiği, 395 parsel sayılı taşınmazın dahili davalıya temlik edildiği, diğer parsellerin davalılar murisi adına kayıtlı olduğu, 4 parça taşınmaz yönünden davanın atiye bırakıldığı, dosya kapsamı ile davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı A. Ş..’ün 10.10.2002 tarihinde açılan dava sonucunda Şile Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.12.2002 tarih, 2002/425 esas, 2002/525 karar sayılı kararı ile “akıl zayıflığı” nedeniyle hukuki ehliyete haiz olmadığından hacir altına alınarak oğlu İ.. Ş..’ün kendisine vasi atandığı, daha önce davacının 10.07.2001 tarihinde mirasbırakanlarına ait taşınmazların intikalinin yapılması ve satış yetkisini içerir vekaletnameyi davalı A.. Ş.. ile C.. N..’a verdiği, vekil A. M..’nın çekişme konusu 48, 171, 348, 395, 996 ve 1712 parsel sayılı taşınmazlardaki mirasbırakan Hüseyin Şengün’ün paylarını 10.10.1996 tarihinde ölümü nedeniyle mirasçılarına 01.03.2002 tarihli akitle intikalini müteakip aynı akitle anılan taşınmazlardaki davacı A. Ş..’ün miras paylarını satış suretiyle diğer paydaş kardeşi davalılar murisi N. Ş..’e, ondan da 18.05.2010 tarihli akitle 395 parsel sayılı taşınmazı dahili davalı H.. A..’a temlik ettiği anlaşılmaktadır.Öte yandan; davacı A. Ş..’ün dava dışı 10 parça taşınmaz yönünden ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı olarak kardeşi C. Ş.. mirasçıları aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2008 tarih, 2002/47 esas, 2008/284 karar sayılı kararı ile, davacı Ahmet’e Şile Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/425 esas sayılı dosyası ile vesayet altına alınıp vasi atandığı, vasiye 07.10.2003 tarihinde husumete izin verildiği, çekişme konusu taşınmazlardaki davacı paylarını vekil C.. N..’ın 05.02.2002 tarihli akitle kardeşi davalı Cahit’e satış suretiyle temlik ettiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 25.07.2007 tarihli raporu ile, davacı A.Ş..’ün dava konusu taşınmazların temlikine konu vekaletnamenin tanzim tarihi olan 10.07.2001 tarihi ve öncesinde kendisinde tespit edilen “organik akıl bozukluğu” nedeniyle akli arızaya musab olduğu, halen ve akit tarihi olan 10.07.2001 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, kararın derecattan geçmek suretiyle 13.05.2009 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.Bilindiği üzere; davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 tarih, 1990/1-152 esas-1990/236 karar sayılı kararında da aynı husus benimsenmiştir. Böylesi bir durumda, kamu düzenini ilgilendirmesi bakımından öncelikle ehliyetsizlik iddiası üzerinde durulması gerektiği açıktır.Diğer taraftan, hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağında da kuşku yoktur.Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davacı A. Ş..’ün dava konusu taşınmazların temlikine konu vekaletnamenin tanzimi tarihi olan 10.07.2001 tarihinde, öncesinde ve raporun tanzim edildiği 25.07.2007 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığının kesinleşen Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2008 tarih, 2002/47 esas, 2008/284 karar sayılı dosyasında 2659 sayılı yasanının 7. ve 16. maddeleri gereğince Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan rapor ile belirlendiği açıktır.O halde, davacının dava konusu taşınmazların temlikine konu vekaletnamenin tanzimi tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı kesinleşen dava dosyasında alınan adli tıp raporu ile belirlendiğine göre ve kayıt maliki davalılar murisi N. Ş..’ün ehliyetsiz olan kişiden taşınmaz paylarını edinimine değer verilemeyeceğinde kuşku yoktur.Hal böyle olunca; davacının dava konusu 48, 171, 348, 996 ve 1712 parsel sayılı taşınmazlardaki temlike konu ettiği miras payları üzerinden tapu iptali ve tescil isteğinin, dava konusu 395 parsel yönünden ise davacının miras payına isabet eden bedele ilişkin talebi bakımından ıslah da dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.