MAHKEMESİ : EDREMİT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/01/2012NUMARASI : 2010/437-2012/31Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki olduğu 366 ada 1 parsel A Blok Zemin kat 5 bağımsız bölüm nolu mesken nitelikli taşınmazını 30.03.2010 tarihinde ve satış suretiyle davalı O...’a temlik ettiği, O...’un da anılan taşınmazı yargılama sırasında 31.08.2010 tarihinde dahili davalı Yasin’e aynı şekilde devrettiği anlaşılmaktadır.Davacı, dava dışı oğlu H... ile onun iş ortağı olan davalı O...’un işleri için kredi ihtiyaçları olduğunu, kredi temini bakımından da taşınmaz ipoteği istendiğinden anılan taşınmazını devretmesi, kredi çekilmesinden hemen sonra taşınmaz kaydının iade edileceği yönündeki söylem ve telkinlere inanarak taşınmazını satış suretiyle davalı O...’a temlik ettiğini, ancak evin iadesi konusunda oyalanması üzerine yaptığı araştırma sonucunda taşınmazla ilgili kredi kullanılmadığını öğrenerek davalı O...’a başvurduğunda, oğlunun borçları nedeniyle taşınmazının geri verilmeyeceği cevabını aldığını; kendisinin yaşlı ve cahil olduğunu, oğlu ile bağından yararlanılarak hile ile işlemin gerçekleştirildiğini, kandırıldığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda özetlenen dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada, “hile” hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; hile hukuksal nedeni bakımından hükme yeterli araştırma, inceleme ve değerlendirme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak olan delillerin birlikte değerlendirilmesi; hile olgusu sabit görüldüğü takdirde, çekişmeli taşınmazı yargılama sırasında edinmesi nedeniyle davanın yöneltildiği dahili davalı Yasin’in iyiniyetli olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.