MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/09/2013NUMARASI : 2009/561-2013/355Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.11.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ö......Y....... ile diğer temyiz eden vekili Avukat E...... K........ geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ................. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki ihtilaf konusu işlemin yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekilinin temyiz dilekçesi, davalı vekiline, 04.02.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili hükmü, 18.02.2014 tarihinde harçlandırdığı dilekçesi ile katılma yolu ile temyiz etmiştir. Davalı vekili; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 3. maddesi yollaması ile 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı yasa ile değişik 433/2. maddesi hükmü gereğince yasal 10 günlük süreyi geçirdikten sonra katılma yolu ile temyiz ettiğinden, davalı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteğinin SÜREDEN REDDİNE../..Davacı vekilinin temyiz istemine gelince;Davacı, işlerinin kötüye gitmesi, bankalara ve üçüncü kişilere borçlarının artması sebebi ile alacaklılardan korunmak amacıyla dava dışı eşi Ayşen ile 1/2'şer paydaş oldukları kat mülkiyeti kurulu 558 ada 8 parseldeki 2 nolu dükkanı, yakın dostları ve arkadaşları olarak gördükleri dava dışı Makbule Şengün'e 31.10.1996 tarihinde satış göstermek suretiyle temlik ettiklerini, memur olan Makbule'nin taşınmazın üzerinde daha fazla durmasını istemediğini bildirmesi üzerine, talimatı doğrultusunda, 30.09.1998 tarihinde taşınmazı eşinin annesi olan davalıya yine satış göstermek suretiyle aktardığını, ancak son yıllarda eşi ile aralarında geçimsizlik başlayınca davalının taşınmazı elden çıkarma çabası içerisine girdiğini, öte yandan anılan yerin alınması sırasında satış bedelinin 1200.-TL'sini kendisi, 1.000.-TL'sini eşi ödediği halde, yarı yarıya tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının 6/11 payının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu yeri yatırım amaçlı dava dışı Makbule Şengün'den bedelini ödeyerek satın aldığını, davacı ile arasında herhangi bir temlikin sözkonusu olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, kat mülkiyeti kurulu 558 ada 8 parseldeki çekişmeye konu 2 nolu dükkanın tamamı dava dışı F..... V.......Y....... adına kayıtlı iken 28.12.1992 tarihinde satış suretiyle ½ payının davacı, ½ payının ise dava dışı A...... K............ adına tescil edildiği, davacının payını, dava dışı paydaşla birlikte 31.10.1996 tarihinde dava dışı M......... Ş..........'e satış suretiyle temlik ettiği, Makbule'nin de taşınmazı 30.09.1998 tarihinde davalıya satış suretiyle aktardığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; taraflar damat - kayınvalide olsalar da iddianın 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ile kanıtlanması zorunludur. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. madde hükmü uyarınca iddiasını ispatla mükellef olan davacının eldeki davada olduğu gibi böylesi bir delili bulunmuyorsa nihai olarak başvuracağı çare akidine yönelteceği yemindir.Bilindiği üzere, HMK'nin 225. maddesinde açıkça; "Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır" hükmü düzenlenmiştir. Somut olaya gelince; davacı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olup, yargılama sırasında da karşı tarafa yemin teklif ettiğini bildirerek bu doğrultuda yemin metnini hazırlayıp evrak arasına sunduğu halde, mahkemece, davacı tarafa yemin hakkı kullandırılmadan, iddiasının yazılı belge ile ispatlanması gerektiğinden bahisle sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Hâl böyle olunca, davacının yemin deliline dayandığı gözetilerek, hazırladığı yemin metninde belirtilen hususlardan; davalının kendisinden kaynaklanan (onun zatından sadır olmuş) vakıalar ve fiiller hakkında davalı tarafa yemin önerme olanağının tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.../...Davacı vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekillerinden davacı vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davalıdan alınmasına, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.