MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/12/2012NUMARASI : 2008/182-2012/629Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali, tescil ve mümkün olmaz ise bedelin tahsili davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı Ş.. Ç.. vekili, davalı İ.. A.. vekili, davalı N.. A.. vekili, davalı G....... G........ vekili, davalı Y.. Y.. vekili ile davalı M.. B.. tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.11.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Ş.. Ç.. vekili Avukat A...... K......., davalı İ.. A.. vekili Avukat E...... U........ ile temyiz edilen vekili Avukat C........ K.......... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı M.. B.., davalı Y.. Y.. vekili Avukat, davalı N.. A.. vekili Avukat, davalı G....... G......... vekili Avukat, temyiz edilen davalı A.. Ç.. vekili Avukat ve diğer davalı asiller gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .............. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Asıl ve birleşen davalar, ehliyetsizlik ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir. Davacı vekili, davacının temyiz kudretinin bulunmadığını, bu nedenle Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2008/104 Esas, 2008/488 sayılı kararı ile kısıtlanarak vesayet altına alındığını, ancak ehliyetsiz olduğu hâlde, davalılar A.. Ç.. ile Ş.. Ç..'in, davacıdan satış yetkisi taşıyan vekâletnameler alarak, davacının; 4067 ada 3 ve 4066 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarını, yine; 906, 4071 ada 1, 4835 ada 1, 4836 ada 1, 4839 ada 2, 4803 ada 3, 4066 ada 3, 4840 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının bir bölümünü kendi adlarına, bir bölümünü de diğer davalılara temlikini sağladıklarını, vekâletin düzenlendiği tarihler ile temlik tarihlerinde davacının ehliyetsiz olduğunu, öte yandan vekâlet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların kötüniyetli olduklarını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile, mümkün olmadığı takdirde bedele karar verilmesini istemiştir. ./..Davalılar Aslan ve Ş.. Ç.., davacı ile akraba olduklarını, temlik tarihlerinde davacının ehliyetli olduğunu davalı İ.. A.., taşınmazı emlakçı aracılığı ile 35.800.-TL bedelle satın aldığını, diğer davalıları ve satıcıyı tanımadığını, iyiniyetli olduğunu ve bunun korunması gerektiğini davalı G........ G.........., uzun yıllardır İngiltere'de yaşadığını, birikimleri ile Adana'da taşınmaz almaya karar verdiğini ve akrabası E...... E.......'e durumu anlattığını, onun akrabası olan ve emlakçılık yapan S.. E..'in bulduğu dava konusu taşınmazı 34.000.-TL bedelle satın aldığını, satış bedelini Emine adına gönderdiğini, diğer davalıları tanımadığını davalı Y.. Ç.., açılan davayı kabul etmediğini, iyiniyetli olarak dava konusu taşınmaz payını davalı A.. Ç..'ten parasını ödeyerek satın aldığını davalı Y.. Ç.., iyiniyetli olarak davalı A.. Ç..'ten pay satın aldığını davalı U.. Ç.., çekişmeye konu yeri A.. Ç..'ten iyiniyetli olarak satın alıp sonra da sattığını, sattığı kişiyi tanımadığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan rapora göre, vekâlet tarihi itibariyle davacının ehliyetsiz olduğu, taşınmazları satın alan davalıların iyiniyetli oldukları yönündeki savunmalarına bu nedenle itibar edilemeyeceği, bir kısım taşınmazların satışını davalılar Aslan ve Şit'in gerçekleştirmedikleri gerekçesi ile asıl davada; davalı Ş.. Ç.. hakkındaki davanın sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, davalı İ.. A.. ve A.. Ç.. aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen Mahkemenin 2008/183 Esas sayılı dava dosyasında; davalı A.. Ç.. hakkında açılan davanın husumetten reddine, davalı Ş.. Ç.. ve S.. S.. aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen Mahkemenin 2008/184 Esas sayılı dava dosyasında; davalı A.. Ç.. ve Ş.. Ç.. hakkında açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, davalı N.. A.. hakkındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen Mahkemenin 2008/185 Esas sayılı dava dosyasında; davalı A.. Ç.. hakkında açılan davanın husumetten reddine, davalı Ş.. Ç.. ve Gülendam Gülseven hakkındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen Mahkemenin 2008/186 Esas sayılı ve Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/498 Esas sayılı dava dosyalarında; davalı A.. Ç.. ve M.. B.. hakkında açılan davanın husumetten reddine, Ş.. Ç.. ve Yılmaz Yurdacan Yılık aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/173 Esas ve Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/527 sayılı dava dosyalarında; davalı Ş.. Ç.. hakkındaki davanın sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, davalı A.. Ç.., İsa Bingöl ve İ.. A.. aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/183 Esas sayılı dava dosyasında; tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/182 Esas sayılı dava dosyasında; davalı A.. Ç.. hakkında açılan davanın husumetten reddine, davalı Ş.. Ç.. ve Y.. Ç.. aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/184 Esas sayılı dava dosyasında; davalı A.. Ç.. hakkında açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, davalılar Ş.. Ç.., U.. Ç.. ve M.. B.. aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmiştir. ../...Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının 4067 ada 3 parsel sayılı taşınmazını davalı vekili A.. Ç..'in 24.03.2006 tarihinde İsa Bingöl'e, İsa'nın da 11.04.2006 tarihinde davalı İ.. A..'e satış suretiyle devrettiği, davacının 4066 ada 3 parsel sayılı taşınmazını davalı vekili Ş.. Ç..'in 09.03.2006 tarihinde dava dışı Ö...... A...........'e, Özkan'ın da 04.04.2006 tarihinde davalı Gülendam Gülseven'e satış suretiyle devrettiği, yine vekil Ş.. Ç..'in davacının 4839 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 363/2800 payını 16.10.2007 tarihinde davalı S.. S..'a, 4835 ada 1 parsedeki 1/7 payını 19.10.2007 tarihinde Y.. Y..'a, 4836 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 199/1519 payını 19.10.2007 tarihinde paydaşlardan Ülviye Çelik'e, 906 parseldeki 1/7 payını 15.03.2006 tarihinde paydaşlardan davalı Y.. Ç..'e satış suretiyle aktardığı, yine vekil Ş.. Ç..'in davacının 4071 ada 1 parseldeki 69/6890 payını 20.03.2006 tarihinde davalı A.. Ç..'e, Aslan'ın da payının tamamını 15.08.2007 tarihinde davalı Y.. Ç..'e satış suretiyle devrettiği, yine vekil Ş.. Ç..'in davacının 4840 ada 1 parseldeki 11/1400 payını 19.10.2007 tarihinde davalı Ülviye Çelik'e, Ülviye'nin de 03.04.2008 tarihinde 121/6720 payını dava dışı H...... A.........'a, 121/6720 payını ise davalı M.. B..'a satış suretiyle aktardığı, davacının 4803 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/7 payını ise bizzat 23.10.2007 tarihinde davalı N.. A..'a satış suretiyle temlik ettiği, davacının Adana Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 28.03.2008 tarihli ve 2008/104 Esas, 2008/488 sayılı kararı ile kısıtlanarak oğlu E.. Ç..'in vasi olarak tayin edildiği, 17.07.2008 tarihinde de anılan vasiye dava açma ve takip etme yetkisi verildiği, yargılama sırasında ise 25.03.2009 tarili ek karar ile de davacının kısıtlılık hâlinin devamı ile oğlu E.. Ç..'in vasi olarak tayinine, 02.06.2009 tarihli ek karar ile de vasi E.. Ç..'in kısıtlı hakkında açılan ve açılacak davaları takip etme ve gerektiğinde vekil tutma konusunda yetki ve izin verildiği, anılan vasinini de davayı sürdürdüğü, anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 19 Ekim 2009 tarihli raporla davacının satışa dayanak vekâletnamelerin düzenlendiği 08.03.2006 ve 22.03.2006 tarihlerinde ehliyetsiz olduğu saptanmak suretiyle, davacının vekili olan Davalı Ş.. Ç..'ten davacıya ait çekişmeye konu 4835 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/7 payını satış suretiyle edinen ve ilk el konumunda bulunan birleşen 2011/498 Esas sayılı dava davalısı Y.. Y.. yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı Y.. Y.. vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davalı M.. B.., Davalı Ş.. Ç.. vekili, davalı İ.. A.. vekili ve davalı Nazım Akyol vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere; davalar birleştirilmiş olsa da, her dava bağımsız bir nitelik taşıyacağından, birleştirilen her davada taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Öte yandan; yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usûlüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK'nin ) 27. maddesi (1086 sayılı HUMK' nun 73. maddesi) hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. ../....O hâlde öncelikle, yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gerekir. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usûli işlemdir. Tebliğ ile ilgili Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir. Bu nedenle, tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur.Somut olaya gelince; birleşen 2008/184 Esas sayılı dosya davalısı N.. A..'un resmi akitte tebligat adresi ''Kavaklıgöl Köyü, Çamardı/Niğde'' olarak yeraldığı ve "Şambayadı Köyü, Seyhan/Adana" adresine çıkartılan tebligatın tanınmadığından bahisle iade edildiği, yine birleşen 2008/183 Esas sayılı dava davalısı S.. S..'ın resmi akitteki adresinin ''Denizli Mahallesi, Ş.Mehmet Özel Caddesi, No: 107 Seyhan/Adana" olduğu ve Şambayadı Köyü, Seyhan/Adana adresine çıkartılan tebligatın tanınmadığından bahisle iade edildiği, yine birleşen 2008/186 Esas sayılı dava davalısı M.. B..'ın resmi akitte adresinin ''Toplum Destek Polislik Büro Amirliği Emniyet Müdürlüğü, Seyhan/Adana" adresi olduğu ve Şambayadı Köyü/Seyhan adresine çıkartılan tebligatın tanınmadığından bahisle iade edildiği hâlde, anılan davalılara dava dilekçesi, birleştirme kararı ve duruşma günü tebliğ edilmeden sonuca gidildiği gibi, yine birleşen 2011/527 Esas sayılı dava davalısı İsa Bingöl'ün ''Huzurevleri Mahallesi, 77155. Sokak No: 9, İç Kapı No:3 Çukurova/Adana'' adresine çıkartılan tebligatın muhatabın tanınmadığından ve muhtarlık kaydı bulunmadığından bahisle 22.02.2012 tarihinde iade edildiği hâlde, aynı adrese 20.03.2012 tarihinde Tebligat Kanunun'nun 21. maddesine göre tebligat yapılarak sonucu gidilmiştir.Yine birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/183 Esas sayılı dava davalısı Y.. Ç.. ile birleşen 2008/184 Esas sayılı dava davalılarından U.. Ç..'e dava dilekçesinin tebliği hususunda Şambayadı Köyü adresine çıkartılan tebligatların ''tanınmadıklarından'' bahisle iade edildiği, birleştirme kararlarından önce katıldıkları duruşmada beyanları alınırken adres tespitleri yapılmadığı ve birleştirme kararından sonra yargılama sırasında yapılan zabıta araştırması ile Ulviye'nin; ''Mithatpaşa Mahallesi, 150. Sokak No. 34 Seyhan" adresinde ikamet ettiği, Yusuf'un ise; ''Şambayat Mahallesi, 9003 Sokak No: 3 Çukurova/Adana'' adresinde ikamet ettiği belirlendiği hâlde sözkonusu davalıların anılan adreslerine birleştirme kararı, yeni duruşma günü ve davacının ıslah dilekçesi tebliğ edilmeden karar verildiği gibi, yine birleşen 2008/182 Esas sayılı dava davalısı Y.. Ç..'in de Şambayadı Köyü/Seyhan adresine çıkartılan tebligatın ''Adana'da ikamet ettiğinden'' bahisle bilâtebliğ döndüğü ve anılan davalının da katıldığı oturumda beyanı alınırken adres tespiti yapılmadığı halde, anılan davalıya da birleştirme kararı, duruşma günü ve ıslah dilekçesi tebliğ edilmeden sonuca gidilmiştir.Asıl dava ile birleşen 2008/185 Esas sayılı davalara ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere, Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür...../.....Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtdihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. Somut olaya gelince, İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 19 Ekim 2009 tarihli raporla davacının satışa dayanak vekâletnamelerin düzenlendiği 08.03.2006 ve 22.03.2006 tarihlerinde ehliyetsiz olduğu tartışmasızdır.Ne var ki; asıl davada davalı İ.. A.. çekişmeye konu 4067 ada 3 parsel sayılı taşınmazı, davacının vekili olan davalı A.. Ç..'ten satın alan ve asıl davada davalılar arasında yeralmayan İsa Bingöl'den edinmiş olması sebebi ile, birleşen 2008/185 Esas sayılı davada davalı G......... G........ ise, çekişmeye konu 4066 ada 3 parsel sayılı taşınmazı davacının vekili olan davalı Ş.. Ç..'ten satın alan dava dışı Ö...... A.......'den edinmiş olması sebebi ile ikinci el konumunda bulundukları hâlde, bu davalıların, davacının ehliyetsiz olduğunu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunup bulunmadıkları, diğer bir söyleyişle TMK'nın 1023. maddesi uyarınca taşınmazı iyiniyete dayanarak edinip edinmedikleri hususunda mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılmış değildir. Hâl böyle olunca, davalılar N.. A.., S.. S.., M.. B.., İsa Bingöl, Y.. Ç.., U.. Ç.. ve Y.. Ç..'e usûlüne uygun duruşma gününün tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra delillerin toplanması ve hâsıl olacak sonuca göre bu davalılar hakkında bir karar verilmesi, öte yandan taraf teşkilinde usûlsüzlük bulunmayan asıl dava ve birleşen 2008/185 Esas sayılı davalar bakımından ise, davalı İ.. A.. ile davalı G......... G...........'in, davacının ehliyetsiz olduğunu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunup bulunmadıkları, Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacakları hususunda araştırma ve inceleme yapılması, bu konuda tarafların gösterdikleri delillerin eksiksiz toplanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir....../......Asıl dava ile birleşen 2008/185 Esas sayılı davada kabule göre de; sözkonusu davalarda terditli olarak tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde bedel talep edildiği ve sonuç olarak iptal ve tescile karar verildiği hâlde, asıl davada kayıt maliki olmayan davalı A.. Ç.. ile birleşen davada kayıt maliki olmayan davalı Ş.. Ç.. yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması da isabetsizdir. Davalı M.. B.., davalı Ş.. Ç.. vekili, davalı İ.. A.. vekili, davalı Nazım Akyol vekili ile davalı Gülendam Gülseven vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı Ş.. Ç.. vekili ve davalı İ.. A.. vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.