MAHKEMESİ: Çaycuma 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 16/06/2006NUMARASI: 2003/17-248Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar ve davalılar karşılıklı olarak .. ve ..sayılı parsellerle ilgili haksız elatmanın önlenmesi ve ecrimisil ayrıca 78 sayılı parseldeki binanın mülkiyetinin tespitini istemişlerdir.Mahkemece,elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinin kanıtlanamadığı,mülkiyetin tespiti bakımından da hukuki yarar bulunmadığı gerekçeleriyle dava ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi,gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil ; birleştirilerek görülen dava ise mülkiyetin tespiti ve kaydın beyanlar hanesine şerh verilmesi isteklerine ilişkindir.Mahkemece, her iki davanın da reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu ..ve ..parsel sayılı taşınmazların 1/4’ er paylarla, taraflar anne ... ile çocukları S..., M.. ve Ş.. adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu görülmektedir. Davacı S., eldeki dava ile her iki parsel yönünden el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiş, ayrıca . parselle ilgili olarak davalılara 1992 tarihli ihtarname gönderdiğini belirtmiştir. Davalılar, .. parseldeki fırını kendilerinin inşa ettiğini, davacının bir hakkı bulunmadığını.. parseldeki evden ise davacının her zaman faydalanabileceğini bildirmişler ; birleştirilen davada da fırın hakkında mülkiyetin tespitini ve lehlerine muhdesat şerhi konulmasını talep etmişlerdir.Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki el atmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine el atmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı el atmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu el atmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.O halde, paydaşlar arasındaki el atmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmeli, ecrimisil yönünden de intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.Somut olayda, paydaşlar arasında taksim ya da fiili bir kullanım biçiminin bulunmadığı, .. sayılı parseldeki fırını M... ve Ş..in , .. sayılı parseldeki iki katlı evi ise A...ve Ş...’in tasarruf ettikleri çekişmesizdir. Davacının ..sayılı parsel yönünden herhangi bir ihtarname göndermediği, başka bir deyişle davalıların kullanımına dava tarihine kadar muvafakat gösterdiği anlaşıldığına göre, anılan taşınmaz hakkındaki ecrimisil isteğinin reddedilmesi doğrudur. Bunun yanında, taşınmaz üzerindeki yapının arza tabi olduğu ve TMK.nun 1008 ve devamı maddelerindeki koşulların bulunmadığı gözetildiğinde birleştirilen davanın reddedilmesinde de bir isabetsizlik yoktur. Davacının değinilen yöne ilişkin temyiz itirazı ile davalıların tüm temyiz itirazı yerinde değildir, reddine.Ne var ki,çekişmeli taşınmazların tamamının davalılar tarafından kullanıldığı dikkate alındığında, davacının payına vaki el atma olgusunun gerçekleştiği ; öte yandan, 1992 tarihli ihtarname ile davacının 78 sayılı parseldeki kullanıma ilişkin muvafakatine ihtar tarihinden itibaren son verdiği, böylece intifadan men koşulunun da oluştuğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, davalıların .. ve .. parsel sayılı taşınmazlardaki davacı payına el atmalarının önlenmesine, ayrıca 78 sayılı parsel hakkında belirlenecek ecrimisile karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,13.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.