Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12519 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 10722 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/03/2006NUMARASI : 2004/429Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakan H. M..Ö....ada ..parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla temlik ettiğini, davalıların iyiniyetli bulunmadığını ileri sürerek 4 sayılı parselden imar uygulaması ile oluşan .. ada .. ila .ada . ve .. ada ..ila . sayılı parsellerin payları oranında iptaliyle adlarına tescilini istemişlerdir.Davalılar iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, temliklerin muvazaalı yapıldığı, davalıların iyiniyetinden sözedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi n raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 4 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan H..M..ait iken, oğlu M..’ten olma torunu Asiye’ye verdiği vekaletname ile Asiye’nin evlilik dışı birlikte yaşadığı M...ya 27.11.1998’ de satıldığı, M..’nın da bu taşınmazı 14.6.2000 tarihinde davalı B..e sattığı, B..’in, taşınmazda yaptırdığı 4.9.2000 tarihli ifraz işlemi sonucu oluşan ..ada ..ila .ada . ve ..ada .ila .sayılı parselleri adına tescil ettirdiği ve bunlardan ..ada . sayılı parseli aynı gün davalı A..A..’a 409.000.000 TL. ye satarak devrettiği görülmektedir.Davacılar, temliklerin mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde gerçekleştirildiğini ileri sürerek B...ve A..aleyhine eldeki davayı açmışlardır.Gerçekten, bir kısım mirasçıların aynı taşınmazlar hakkında aynı hukuksal nedene dayalı olarak M.. ve B..aleyhine açtığı 2003/1345 esas sayılı davanın yargılaması sonunda, anılan davalılar yönünden muvazaa olgusu benimsenerek ..ada ..sayılı parsel dışındaki taşınmazlar bakımından davanın kabul edildiği, ..ada . parsel bakımından ise davadan önce dava dışı A..A..’a satıldığından bahisle husumetten reddedildiği, kararın derecattan da geçmek suretiyle kesinleştiği getirtilen dava dosyasıyla sabittir. Mahkemenin, eldeki davada da aynı olguyu benimseyerek davalı B..yönünden davayı kabul etmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazı yerinde değildir, reddine. Davalı A..nin temyizine gelince ; anılan davalı çekişmeli . ada .. parsel sayılı taşınmazı iyi niyetle satın aldığını savunmuştur. Ancak, mahkemece bu yönde hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere ; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir.Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet,nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 üncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 üncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde,huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. Hal böyle olunca ; davalı A..’nin, .. ada ..sayılı parselin davalı B.. adına olan kaydının yolsuz bulunduğunu bilip bilmediği, ediniminin iyi niyetli olup olmadığı hususlarının tarafların gösterecekleri deliller de toplanmak suretiyle araştırılması, taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin keşfen saptanması ve tüm deliller yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de,davacılardan F..Ö..ün miras bırakan H.. M..’in kendisinden önce ölen o..H..’in karısı olması nedeniyle mirasçı sıfatı bulunmadığı halde hükümde ona da pay verilmesi doğru değildir. Davalı A..nin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.