MAHKEMESİ : KAYSERİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 29/05/2008NUMARASI : 2007/502-2008/250Taraflar arasında görülen davada; Davacılar 2530 ada 4 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, taşınmazdaki binanın 3. kat 6 nolu dairesinin davalı tarafından 29.01.1999 tarihinden beri haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminde bulunmuşlardır.Davalı, çekişmeli 6 nolu daireyi 29.01.1999 tarihli protokole göre 20.000 Alman Markı peşin tapunun devri ile de 15.000 Alman Markını ödemeyi taahhüt ederek satın aldığını, ancak taşınmazın üzerindeki haciz şerhlerinin davacı tarafından kaldırılmadığını haciz şerhlerinin kaldırıldığı takdirde bakiye borcunu ödemeye hazır olduğunu, haksız işgali bulunmadığını ve taşınmazı kaba inşaat halinde alıp zorunlu ve faydalı masraflar yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının taşınmazı satış ve sözleşmeye dayalı olarak kullandığı haksız işgalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 3.2.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. Vekili Avukat R.C.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, paylı mülkiyet üzere olan taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2530 ada 4 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu ve taşınmazda davacıların paydaş bulundukları, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak davalı F.’in paydaşlardan Y.’tan haricen satın almak suretiyle taşınmazı kullandığına dair savunması esas alınmak suretiyle mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 688. maddesinde birden ziyade kimsenin fiilen bölünmemiş olan bir şeye belirli paylarla malik olma hali paylı mülkiyet üzere tarif edilmiştir. Buna göre, taşınmazda paydaş olan her paydaşın hakkı taşınmazın her noktasına yaygın vaziyettedir. O halde, birçok paydaşı bulunan bir taşınmazın paydaşlardan biri tarafındın haricen yapılan satışına değer verilemeyeceği tartışmasızdır. Ayrıca, böylesine bir taşınmazı satın alan kişinin sahip olduğu kişisel hak sebebiyle kendisine karşı açılan elatmanın önlenmesi davası nedeniyle lehine de hapis hakkı tanınamayacağı, varsa satan kişiden bir alacağı ayrı bir dava ile talep ve istenebileceği kuşkusuzdur. Kaldı ki, Türk Medeni Kanununun 706., Borçlar Kanununun 213 ve 2644 Sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi hükmü uyarınca gayrimenkullerin resmi şekilde yapılmayan satışlarının hukuken değer taşımayacağı da açıktır.O halde, elatmanın önlenmesi isteği konusundaki davanın 21.6.1944 tarih ve 13/24 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca mutlak olarak kabul edilmesi ve ayrıca payını satan Y. haricindeki diğer davacıların payı oranında belirlenecek ecrimisilin karar altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 3.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.