Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12429 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6512 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/03/2013NUMARASI : 2012/262-2013/103Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paya vaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı, paydaşı olduğu 379 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 1.bodrum katındaki kapıcı odasının, taşınmazın paydaşlarından olan davalı Halit'in kiracısı olan diğer davalı Fulya tarafından işgal edildiğini ileri sürüp, davalıların elatmalarının önlenmesi ve ecrimisil istemiştir.Davalı Halit ve Fulya, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, ecrimisil davasının ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece, " paylı mülkiyet üzere olan taşınmazın çekişmeli bölümünün pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmadan davalı paydaş tarafından diğer davalı şahsa kiralanmak suretiyle kullandırıldığı kira sözleşmesinin geçersiz olduğu sabit olup, haksız elatma olgusu benimsenerek elatmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ne varki, davacı dava dilekçesinde, sadece paydaş olan davalı Halit'ten ecrimisil talep ettiği halde istek aşılarak, bilirkişilerce belirlenen ecrimisilin her iki davalıya birden yükletilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de; davalı Fulya 1.12.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu yeri kullanmaya başladığına göre ecrimisilin bu tarihten itibaren hesaplanması gerekirken işgalin başlangıcından önceki tarihleri de kapsayacak şekilde ecrimisile hükmedilmesininde isabetsiz olduğu" gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmaya uyulduktan sonra, yapılan yargılama sonucunda, Mahkemenin 05/07/2011 tarih 2007/618 Esas 2011/255 karar sayılı kararı ile müdahalenin men'i yönünden verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu konuda yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, davanın ecrimisil yönünden kısmen kabulü ile davacının payına isabet eden 1.288,56TL ecrimisil bedelinin dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmuş olmakla kazanılmış hak (usulü müktesep hak) kuralı uyarınca bozma kararında belirtilen hususların aynen yerine getirilmesi zorunludur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu tartışmasızdır.Öte yandan, HMKnun 297/2. maddesi gereğince" Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve terddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." Ne varki, Mahkemece, HMKnun 297/2. maddesi gereğince, herbir istek hakkında ayrı ayrı yeniden hüküm kurulması gerekirken, bozma kapsamı dışında kaldığından söz edilerek elatmanın önlenmesi isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Ayrıca, iddianın İçeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, HUMK'nun 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur.Bu durumda, harç ve vekalet ücretinin kabul kapsamına alınan ecrimisil miktarı ile elatılan yerin toplam değeri üzerinden belirleneceğide kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, öncelikle, usulü müktesep hak kuralı ve HMKnun 297/2. maddesi hükmü gözetilerek davada ileri sürülen isteklerden her biri hakkında ayrı ayrı yeniden hüküm kurulması; elatılan yerin değeri ile kabul kapsamına alınan ecrimisil değeri toplamı üzerinden harç ve davacı yararına vekalet ücretine, reddedilen bölüm yönünden de davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderininde kabul ve ret oranına göre saptanması gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.6.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.