MAHKEMESİ : ANKARA 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/01/2012NUMARASI : 2011/368-2012/18Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.11.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat K... C... B... İle temyiz edilen vekili Avukat A... K... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, "hile" hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Getirtilen kayıtlardan, 31 sayılı parseldeki kargir apartmanın çekişme konusu 2 numaralı meskeninin davacı adına kayıtlı iken, 05.06.2007 tarihinde davalıya satış suretiyle devredildiği görülmektedir.Davanın kabulüne yönelik karar Dairece, hak düşürücü süre bakımından inceleme ve değerlendirme yapılması gereğine değinilerek bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının satışı bizzat gerçekleştirdiği, bu durumda satış tarihi itibariyle olaya muttali olduğu, dava tarihine kadar da 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın süreden reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, Daire bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına kazanılmış hak oluşacağı kuşkusuz olup, bozma gereklerinin yerine getirilmesi kaçınılmazdır.Ne var ki, yerel mahkemenin yanılgılı değerlendirmesi neticesinde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.. Bilindiği üzere, BK.'nun 28/1. (TBK.'nun 36/1.) maddesinde, taraflardan birinin diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmesi halinde, hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılamayacağı, değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan tarafın hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabileceği ve verdiği şeyi geri isteyebileceği; diğer taraftan, BK.'nun 31/1. (TBK.'nun 36/1.) maddesinde, bir yıllık hak düşürücü süre ise, hilenin öğrenildiği tarihten itibaren karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabileceği hükme bağlanmıştır.Hal böyle olunca, Daire bozma ilamı doğrultusunda davacının "hile" olgusunu ne zaman öğrendiği hususunun araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; mahkemenin, salt satışın bizzat gerçekleştirilmesi nedeniyle hilenin satış tarihinde öğrenildiği yolundaki kabulü ve bu gerekçe ile davanın süreden reddedilmesi isabetsizdir.Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 06.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.