Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12428 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 5485 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: ANKARA 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/01/2012NUMARASI: 2010/318-2012/46Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 6.11.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı O... U... Ve vekili Avukat N... A... , Avukat A... Ç... İle temyiz edilen vekili Avukat A... B... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Getirtilen kayıt ve belgelerden, davaya konu 30668 ada 6 parsel (803 m2. kargir apt.) sayılı taşınmazdaki 10 no'lu çatı aralı meskenin A... Ş... Adına kayıtlı iken, A... Ş...'in ortağı olduğu Ş... Kuruyemiş.. Ltd. Şti.nin kullandığı krediden ötürü, A... Ş... 'in borçlu sıfatıyla imzaladığı 26.11.2004 tarihli ipotek sözleşmesi uyarınca taşınmaz üzerine Finansbank lehine 80.000TL.lik ipotek tesis edildiği; Finansbank'ın, Ş... Kuruyemiş.. Ltd. Şti. ve A.. Ş... Aleyhine 24.08.2007 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı icra takibi sonucunda çekişmeli 10 no'lu meskenin 17.04.2009 tarihli ikinci ihalede A... H... 'na 76.400TL. bedelle ihale edildiği ve bu ihaleye dayalı olarak da A.. H... Adına (üzerindeki bütün takyidatlardan ari olarak) 06.05.2009 tarihinde tapuya tescilinin sağlandığı; A... H...'nun da, bu meskeni 02.09.2009 tarihinde davalı O... Ü...'e satış yoluyla devrettiği, kayıt üzerinde davalının Akbank'tan çektiği 110.000TL.lik kredi nedeniyle 02.09.2009 tarihli ipotek şerhi bulunduğu görülmektedir.Diğer taraftan, aleyhindeki icra takibi başladığı sırada ve sonrasında A... Ş...'in hukuki ehliyetinin olmadığı ve Ankara 13. Sulh H.M.sinde 19.01.2007 tarihinde açılan 2007/43 es.s. vasi tayini dosyasında babası K... Ş...'in velayeti altına konulmasına karar verildiği sabittir.Hemen belirtilmelidir ki, icra takibinin başlangıcında ve devamında A... Ş...'in hukuken ehliyetsiz bulunması karşısında, çekişmeli taşınmazın dava dışı A... H... adına yapılan tescilinin yolsuz nitelik taşıdığı tartışmasızdır.Ancak, taşınmazı Ahmet Hankulu'ndan satış yoluyla edinen ikinci el konumundaki davalı O... Ü...'in koşulları oluştuğu takdirde TMK.'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağında kuşku yotur. Bilindiği üzere, hukukumuzda diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlama düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988. ve 989. maddelerinin ve tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan, bir Devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise, bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke M.K.nun 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1.fıkrasında "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Ne var ki, tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten, bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğundan, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyi niyetli gözükeni değil gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı'' ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir. Somut olayda, iyi niyet bakımından bir araştırma yapılmadığı gibi, davalının gösterdiği deliller de toplanmamıştır.Hal böyle olunca; ikinci el konumundaki davalı O... Ü...'in iyi niyetli olup olmadığının saptanması açısından toplanmış ve toplanacak tüm delillerin yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilip yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.Davalının temyiz tirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 06.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.