Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12357 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8945 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: ORTACA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/04/2012NUMARASI: 2010/278-2012/161Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım,ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu tarla niteliğindeki 1084 parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişilerle birlikte davacı ve davalı Z... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Davacı, davalıların taşınmaz üzerine nar ağacı diktiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalılar ise Z... adına ücreti karşılığı nar ağaçları dikildiğini, aralarında kira ilişkisi olmadığını savunmuşlardır. Bu durumda, davanın paydaşın paydaş aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi davası olarak nitelindirilmesi ve Türk Medeni Kanununun 688. ve devamı maddelerinin gözetilmek suretiyle çekişmenin çözüme kavuşturulacağı kuşkusuzdur.Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terkedildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, yukarıda belirtilen ilke ve olgular birlikte değerlendirildiğinde, tüm paydaşları bağlayan fiili bir kullanma biçiminin oluştuğu söylenemez. Diğer yandan, davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir yerde bulunmadığı açıktır.Ne varki, taşınmaz tapuda tarla niteliği ile kayıtlı olup, davalı tarafından tamamı üzerinde 1.5 yaşlarında 1600 adet nar ağacı dikilmek suretiyle kapama bahçe durumuna getirildiği keşfen saptanmıştır. Taşınmazın kullanım ve istifade niteliğinin değiştirilmesi önemli idari tasarruflardan olup, Türk Medeni Kanunun 692.maddesi uyarınca paydaşların oybirliğini gerektirdiği tartışmasızdır.O halde, davalı Z...'nin, oybirliği bulunmaksızın taşınmazın kullanım ve faydalanma niteliğini değiştirdiğinden mahkemece eski hale getirmek suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesi delaleti ile 1086 sayılı HUMK.nun 428 maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.