Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12288 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8716 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : KUŞADASI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/01/2013NUMARASI : 2009/130-2013/4Yanlar arasında görülen tapu iptali tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma isteği değer yönünden reddedilerek, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece; davacı zor durumda kaldığından A...'dan değişik tarihlerde borç para aldığı ve teminat olarak çekişmeli taşınmazın en son kısmını 06.09.2007 tarihinde A...'a, A...'ın da 26.01.2009 tarihinde boşanma tazminatı olarak eski eşi B...'e devrettiği, taşınmazın A...'a yapılan son satış tarihi olan 06.09.2007 tarihinden 1 yıl 7 ay 10 gün sonra eldeki davanın açıldığı, 818 sayılı Borçlar Kanununun 21.maddesi uyarınca gabin huhuki nedenine dayalı olarak akitte ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulunması halinde 1 yıllık hak düşürücü süre içinde verilen şeyin geri alınabileceği ancak bu sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 3152 parsel sayılı 5.000,80m2 yüzölçümlü bahçeli lokanta cinsli taşınmazın tamamı İş Bankası lehine 06.10.2005 tarihli 300.000TL ipotek bedelli olarak davacı adına kayıtlı iken davacının taşınmazın önce 2000/5000 payını 11.10.2005 tarihinde 20.000YTL bedelle davalılardan A...'a sattığı, 13.12.2006 tarihinde ise 2500/5000 payını yine A...'a sattığı, son olarak kalan 500/5000 payını da 06/09/2007 tarihinde 5.000YTL bedelle davalı A...'a satış yoluyla temlik ettiği; 26/01/2009 tarihinde ise davalı A... tarafından taşınmazın tamamının eski eşi olan diğer davalı B...'e satıldığı, çekişme konusu taşınmazın temlik tarihindeki gerçek değerinin 1.300TL olduğu, mahkemece dava nedeni gabin olarak nitelendirilerek davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verildiği görülmektedir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 28. maddesinde “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” hükmüne yer verilmiştir.Dava dilekçesinin içeriği ve dosya kapsamından davacının davalının baskı etki ve tehdidine maruz kaldığı ve davalının tefecilik işleriyle de uğraştığı, Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayetten önce de bu davanın açıldığı bu durumda dava tarihine kadar davacının zor durumda kalma halinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda eldeki dava süresinde açılmıştır.Sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nisbetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmıştır.O halde, gabinden (aşırı yararlanmadan) sözedilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. G...(aşırı yararlanmanın) varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki, gabin (aşırı yararlanma) davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir. Mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın hakdüşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.