MAHKEMESİ: OSMANCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/02/2012NUMARASI: 2010/214-2012/146Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 153, 188, 205, 230, 263 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 179 sayılı parselin ½ payının davacının miras bırakanı H... H... B... adına 30.12.2009 tarihinde ve kişi kimlik bilgilerinin düzeltilmesi suretiyle kayıtlı olduğu, davalının çekişmeli taşınmazlarda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; eldeki dava, dava dilekçesinde istenilen ecrimisil miktarı üzerinden harçlandırılarak açılmış, elatmanın önlenmesi isteği yönünden ise herhangi bir değer belirtilmemiş ve yargılama sırasında da anılan talep bakımından harç tamamlanmamış ve mahkemece hükmedilen ecrimisil miktarı üzerinden nispi karar harcı tahsiline karar verilmek suretiyle neticeye gidilmiştir. Oysa, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur. Başka bir ifade ile, elatmanın önlenmesi davaları Harçlar Yasasının 16. maddesi uyarınca nispi harca tabi olup, harç ikmali yapılmadan davanın sürdürülmesi olanaksızdır.Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30.ve 32.maddelerinde hükme bağlamıştır.Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava değeri belirlenerek harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de; mahkemece yapılan uygulama sonucu alınan fen bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazların 3402 Sayılı Yasanın 22-a maddesi gereğince yenilemeye tabi tutularak yeni ada ve parsellerin oluştuğu bildirilmiş olmasına rağmen, dava konusu taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları (kütük sayfaları) getirtilerek anılan husus denetlenip, doğruluğu ve mülkiyet durumunda da değişiklik bulunmadığı anlaşıldığı takdirde, yeni oluşan parseller üzerinden hüküm kurulması gerekirken, sicil kaydı kapatılan parseller hakkında infaza elverişli olmayacak biçimde karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi; ecrimisil isteği bakımından da, dava konusu taşınmazlarda davacının miras bırakanının hangi tarihlerden itibaren malik olduğu belirlenmeksizin 2006 ilâ 2009 dönemi itibariyle ve de faize faiz yürütür biçimde yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.