MAHKEMESİ : KIRIKHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/06/2006NUMARASI : 2006/49-389Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı,kayden maliki bulunduğu . parsel sayılı taşınmazı davalıların haksız işgal ettiklerini ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve belirlenecek ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiş,yargılama sırasında davalı M..’a yönelik davasından feragat etmiştir.Davalı H..,dava konusu taşınmaza müdahalesinin olmadığını, kendine ait taşınmaza yapılaştığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Birleşen davasında,..parsel sayılı taşınmazı satın aldığı halde kendisine yanlışlıkla ..parsel sayılı taşınmazın teslim edildiğini,taşınmaza iyi niyetle yapılaştığını ileri sürüp 90.000.YTL.muhtesat bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece,çekişme konusu taşınmaza davalının yapılaşmak suretiyle müdahale ettiği,zarar meydana gelmediğinden ecrimisile hükmedilemeyeceği,birleşen davada,davacının taşınmaza iyi niyetle yapılaştığından muhtesat bedeline hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı ve davalı H.. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 5.12.2006 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat K....,Av....ile yine temyiz eden H....E..vekili Avukat ... geldiler daveyitey tebliğe rağmen diğer temyiz edilen gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi n tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü : -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; birleşen dava, muhtesat bedelinin ödenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda, davanın kısmen kabulüne, davalılar karşı davacının dava konusu olan ..parsel üzerinden bulunan ve .. dönüm üzerine kurulan çiftlik evi ve müştemilatına yapmış olduğu elatmanın önlenmesine, ..parsel içerisinde davacıya ait tarım arazisine davalıların elatması bulunmadığından bu talebin Reddine; birleşen mahkememizin 2006/175-256 Esas Karar sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulü ile, 8.961.000-YTL.nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine denilerek hüküm kurulmuşken gerekçeli kararda, davanın kısmen kabulü ile, davalılar karşı davacının dava konusu olan .. parsel üzerinden bulunan ve 10 dönüm üzerine kurulan çiftlik evi ve müştemilatına yapmış olduğu elatmanın önlenmesine, haksız müdahale ihtimali nedeniyle zarar oluşmadığından davacı tarafın bu talebinin reddine, .parsel içerisindeki davacıya ait tarım arazisine davalıların müdahalesinin bulunmadığı anlaşıldığından davacının bu talebinin reddine; birleşen mahkememizin 2006/175-256 Esas Karar sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulü ile,89.610,00-YTL.nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, karar verilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.