MAHKEMESİ : GEREDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/09/2013NUMARASI : 2011/187-2013/445Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı, davalı ve bir kısım dahili davalılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.10.2015 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat Ç. E. ile diğer temyiz eden davalılar Z.. A.. vd. vekili Avukat A. T. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı T.. A.. vekili Avukat, temyiz edilen davalı asiller gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ....... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazların bir bölümünün temlikinin bakım karşılığı olduğu, kalan bölümün ise karşılığının olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Saime’nin 27.07.2009 tarihinde ölümüyle geriye mirasçı olarak eşi M. A. ve kardeşi davacı Saniye’nin kaldığı, M. A. ’nin de 05.06.2011 tarihinde ölümüyle mirasçı olarak davalı Tevfika ve dahili davalı Z.. A.. ve diğer dahili davalılara kaldığı, mirasbırakan Saime’nin 32 parsel sayılı taşınmazda maliki olduğu 9,10,11 numaralı mesken vasıflı bağımsız bölümler ile 16,17 ve 18 numaralı dükkan vasıflı bağımsız bölümleri 21.03.1990 tarihinde noterde düzenlenen ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile eşi olan M. A. ’ye devrettiği ve bu sözleşmeye dayalı olarak 25.04.1991 tarihinde bağımsız bölümlerin davalı M. A. adına tapuya tescil edildiği, davacının anılan bağımsız bölümlerin temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise) bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 günlü ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, dava konusu 10 ve 16 numaralı bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı tarafın bu bağımsız bölümler yönünden temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, Davalı ve bir kısım dahili davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; mirasbırakanın çekişme konusu bağımsız bölümleri 1990 yılında eşi M. A. ’ye ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiği, mirasbırakana öldüğü tarihe kadar eşi M. A. tarafından bakıldığı, esasen bu olgunun mahkemenin de kabulünde olduğu, taşınmazların saptanan değerlerinin bakım süresi de gözetildiğinde fahiş olarak değerlendirilemeyeceği, ölünceye kadar bakma akdinin ivazlı akitlerden olduğu ve bakım borcu yerine getirildiği, öte yandan iradenin bölünmezliği ilkesi uyarınca aynı akitle temlik edilen taşınmazların bir kısmının açıklanan iradeye uygun olarak bakım karşılığı, bir kısmının ise muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olarak temlik edildiğinin kabul edilemeyeceği, saptanan somut olgular yukarıda açıklanan ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde; çekişme konusu taşınmazların muvazaalı ve mal kaçırma amacıyla temlik edildiği iddiasının kanıtlanamadığı, bu durumda 9, 11,17 ve 18 numaralı bağımsız bölümler yönünden yanılgılı değerlendirme ile kabul kararı verilmiş olması doğru değildir. Davalı ve bir kısım dahili davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekilleri için 1.100.00.'er-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.