Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12105 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3623 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/11/2013NUMARASI : 2012/107-2013/591Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve fer'i müdahil vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.10.2015 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı .......... Vakfı Genel Müdürlüğü vekili Avukat .......... ile temyiz edilen vekili Avukat ............geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden fer'i müdahil S.. B.. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .......... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın taraflar arasında düzenlenen protokole aykırı olarak kullanımının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 42 parsel sayılı taşınmazdaki dubleks poliklinik vasıflı 6 numaralı bağımsız bölümün, davacı adına kayıtlı iken 26.02.1997 tarihli resmi akit ile davalı Vakfa “........ Sağlık Ocağı yapılmak” koşulu ile bağışlandığı, taraflar arasında düzenlenen “Protokol” başlıklı belgede bağışa ilişkin hükümlere yer verdiği, anılan protokolün mükellefiyetler ve haklar başlıklı 3. maddesinin a ve b bendinde; “Binanın Sağlık Ocağı dışında başka amaçla kullanılmamasının temini, açılacak sağlık ocağına .......... adı verilecektir” hükümlerine yer verildiği, davacının taşınmazın sağlık ocağı olarak kullanılmadığının 23.02.2012 tarihinde Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/32 D.İş sayılı dosyasında yapılan keşif sonucunda tespit edildiğini, davalının bu suretle bağışlama şartını ihlal ettiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek taraflı bağışlanana varması gerekli beyanıyla geriye yürüyerek (makable şamil) hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlanan bağışlayana veya yakınlarına karşı bir cürüm işlerse veya yasa gereği yapmakla zorunluolduğu ödevlerini önemli surette aksatırsa yahut bağışlamayı sınırlayan ödevleri haklı bir sebep olmaksızın yerine getirmezse bağışlayan bağıştan dönme (rücu) sebebini öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde beyanda bulunmak veya dava açmak suretiyle bağıştan dönebilir. Bağıştan dönme (rücu) 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 295. (818 s. Borçlar Kanununun 244.) maddesinde aynen; “Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir:1.Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.2.Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa.3.Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu söz konusu Türk Borçlar Kanununun 295. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükmüyle mirastan ıskat sebeplerini düzenleyen Türk Medeni Kanununun 510. maddesi arasında paralellik sağlamış, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın devamlı baskısından kurtarmak istemiştir. Gerçekten basit olayların dönme (rücu) nedeni sayılması, yukarıda değinilen mahzurun yanında açıklanan yasa maddelerinde izlenen amaca aykırı bir durum yaratacağı gibi hak ve adalet duygularını da zedeler. Bu itibarla her iki madde hükümleri birlikte değerlendirilerek olayların kapsamları, nitelikleri özellikle vahamet derecelerinin göz önünde bulundurulması zorunludur. Hemen belirtmek gerekir ki; bağıştan dönme (rücu) kurulmuş olan bir sözleşmeyi sonradan ortaya çıkan sebeplere göre sona erdiren yenilik doğurucu bir hak olduğundan, bağışlanan ancak dönme (rücu) anında elinde kalan miktarı vermekle yükümlüdür. Bu hak TBK'nin 297. maddesine göre gerialma sebebinin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içerisinde kullanılmalıdır.Somut olaya gelince: çekişme konusu taşınmazın sağlık ocağı olarak kullanılmak üzere yüklemeli olarak bağışlandığı, çekişme konusu taşınmazın bağış tarihinden itibaren 2007 yılına kadar .........Sağlık Ocağı olarak, bu tarihten sonra ise 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu uyarınca .....Nolu .......... Aile Sağlı Merkezi olarak kullanıldığı, daha sonra anılan aile sağlığı merkezinin Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği hükümleri uyarınca fiziki koşulları sağlamadığından başka bir adreste faaliyetini sürdürmek üzere taşındığı ve dava konusu taşınmazın aile hekimleri tarafından boşaltıldığı, öte yandan taşınmazın davalı Vakıf tarafından 07.06.2012 tarihinde “Vakıf amacına uygun olarak 112 Acil Yardım İstasyonu olarak kullanılmak üzere bila bedelle tahsisine” karar verildiği, 09.07.2012 tarihi itibariyle de ......... 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu olarak kullanılmaya başlandığı anlaşılmaktadır. Taşınmazdaki aile sağlığı merkezinin başka bir adrese taşınmasının yasa ve ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca gerçekleştiği, ayrıca taşınmazın aynı isimle acil yardım istasyonu olarak kullanılmak üzere tahsis edildiği anlaşıldığına göre somut olayda bağıştan rücu koşulunun gerçekleştiğini söylemek mümkün değildir. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabul edilmiş olması doğru değildir. Davalı ve Fer’i Müdahilin temyiz itirazı yerindedir. Hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı S.. V.. vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.