Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12104 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 11087 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacı, maliki olduğu 900 ada 15 parsel sayılı taşınmazı 28.05.2007 tarihinde satın aldığını, ancak davalıların taşınmaza sera inşa etmek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.Davalı İ..., taşınmazın imar uygulaması sonucu oluştuğunu, cam seranın imar uyugulamasından önce babası ve kardeşi F... tarafından inşa edilip, kendisinin de bedeli karşılığında seraları kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı İ... hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine; davalı F... hakkında açılan el atmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne; ecrimisil isteminin reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından s??resinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Selda Özer'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava ve birleşen dava imar parseline elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın husumet yönünden reddine birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; imar öncesi kadastral parselde davalı tarafın miras bırakanının paydaş olduğu sırada kadastro parseli üzerine sera yaptığı ve yapılan seranın imar uygulaması sonucunda davacının parseline taşkın duruma geldiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca "......hisseli bir veya bir kaç parsel üzerinde kalan yapıların bedellerinin ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şuyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur" ancak sözü edilen hükmün uygulanabilmesi için yıkımı istenen muhtesatın yapı niteliğinde bulunması zorunludur. Aynı yasanın 5. Maddesinde yapı; "Karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir" şeklinde belirtilmiştir.Somut olayda; yıkımı istenilen sera bölümünün anılan yasada tanımı yapılan yapı niteliğinde bulunmadığı açıktır. Seralar yasa hükmü karşısında yapı sayılmayıp sabit olmayan ve sökülüp götürülebilen Türk Medeni Kanununun 728.maddesi kapsamındaki muhtesattandır. Hal böyle olunca, mutlak surette el atmanın önlenmesi ile yıkıma ve satın alma tarihinden soraki dönem için belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken taşkın sera bedelinin davalıya ödenmesi ve ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.