Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12073 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21872 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BARTIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/09/2013NUMARASI : 2013/137-2013/163Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, maliki olduğu .. Köyü, .. Mahallesi, Numara 42'de ki binanın arka tarafında yeralan dairede rıza ile oturan davalının artık oturmasına rızasının bulunmadığını, bu nedenle noter kanalı ile ihtarname göndererek müdahalesine son vermesini istediği halde sonuç alamadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, ihtarın tebliğinden itibaren şimdilik aylık 200.-TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istekli eldeki davayı açmış, yargılama sırasında çekişme konusu taşınmazın 82 nolu parsel olduğunu bildirmiş, keşif neticesinde ise 254 nolu parsel olduğu saptanmıştır. Davalı, dava dışı paydaşların da olduğunu, davacının tek başına dava açmayacağını, davacının daha önceden aynı yerle ilgili açtığı davanın sulh ile sonuçlandığını, çekişme konusu yeri kendi emeği ve parası ile yaptırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının, keşifte gösterdiği 254 nolu parselin maliki olmadığı gibi, taraflar arasında sulhle sonuçlanan kesinleşmiş mahkeme kararının bulunduğu ve sulh sözleşmesinde belirtilen davacıya ait kısımlara davalının müdahalesinin de olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de; keşifte gösterilen aynı yerle ilgili, davacının, davalı aleyhine 27.07.2006 tarihinde elatmanın önlenmesi davası açtığı ve yapılan yargılama neticesinde Bartın 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22.11.2006 tarihli 2006/353 Esas, 2006/517 sayılı kararı ile; ''Taraflar arasında yapılan ve bilirkişi raporunda davalının kullandığı yer olarak gösterilen 2. kat planında sarı renk ile boyalı merdiven, odalar, banyo, WC ve salonu kullanmasına dair sulhun tasdikine'' şeklinde karar verildiği ve temyiz edilmeden 04.01.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesi hükmü gereğince; bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.Öte yandan; elbirliği mülkiyetinde paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına taşınmaza müdahale eden kişi veya kişiler aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir.Diğer taraftan hemen belirtmek gerekir ki; elatma olgusu haksız eylem niteliğinde olduğundan, devam ettiği müddetçe her zaman dava konusu yapılabilir. Bu yönden kurulan ve kesinleşen hüküm, ancak hüküm anındaki durumu tespit eder. Hükümden sonraki döneme etkili değildir. Bu nedenle, yeni meydana gelen vakıalara dayanılması halinde ikinci dava, birinci davadaki kesin hükme aykırı düşmez. Somut olaya gelince; davacının çekişme konusu taşınmazın parsel numarasını yanlış göstermesi maddi yanılgıya dayalı olup, keşifte doğru yeri gösterdiği ve evrak arasına alınan tapu kayıt suretine göre keşfe konu taşınmazın davacının miras bırakan babası '' Halil oğlu H. G..'e'' ait olup, murisin 27.07.1999 tarihinde ölümü ile davacının da aralarında bulunduğu mirasçılarına kaldığı, davalının ise kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, davacı ile aralarındaki sulhe istinaden taşınmazdan yararlandığı anlaşılmaktadır.Ne var ki; davacının noter kanalı ile davalıya keşide ettiği 17.01.2011 tarihli ihtarname ile sulh anlaşması ile verdiği muvafakatini geri aldığı ve davalının haksız işgalci konumuna düştüğü açıktır.O halde, çekişme konusu 254 nolu parselde davacının paydaş olduğu ve Bartın 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22.11.2006 tarihli, 2006/353 Esas, 2006/517 sayılı kararının taraflar arasında kesin hüküm oluşturmadığı gözetilerek işin esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.