MAHKEMESİ : HOPA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/09/2011NUMARASI : 2010/132-2011/147Yanlar arasında görülen "tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tenkis" davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkin olup mahkemece muvazaa olgusunun gerçekleştiği benimsenerek iptal ve tescil isteği kabul edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 367 ada, 76 parsel sayılı taşınmazın yer aldığı çalışma alanında 06/06/2000 tarihinde kadastro tespit çalışmalarına başlanıldığı, anılan 76 parsel sayılı taşınmaz öncesinde tapusuz olarak kök muris R.'a ait iken genel kadastro sırasında satış ve harici taksim yoluyla davalının babası F.'a devredildiği ve ondan da bağış yoluyla oğlu M.'e geçtiği belirtilmek suretiyle davalı olan M. Ş. S. adına senetsizden tespit edildiği, 19/04/2001 tarihinde kesinleşen tespit üzerine çap kaydının oluştuğu, Hazine tarafından miktar fazlası nedeniyle R. S. mirasçıları aleyhine açılan davanın reddine ilişkin kararın da derecattan geçmek suretiyle 31/10/2005 tarihinde kesinleştiği, mirasbırakının 16/09/1973 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ise 30/07/2010 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Davacılar dava dilekçesinde; yapılan temlik işleminin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Hemen belirtilmelidir ki; kaynağını Borçlar Kanunu'nun 18. maddesinden alan (6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi ) ve muris muvazaasının hukuksal dayanağını teşkil eden 01/04/1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, murisin kendi üzerinde tapuda kayıtlı taşınmazını, gerçek amacını gizleyerek muvazaalı olarak satış veya ölünceye kadar bakım akdi ile devri halinde uygulanabilir olacağı öngörülmüştür. Bir başka ifadeyle tapusuz taşınmazlardaki zilyetliğin devrinden ibaret olan sözleşmeler hiçbir şekil şartına bağlı olmadığından geçerlidir ve bu tür sözleşmeler hakkında 01/04/1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama olanağı yoktur. O halde; somut olayda çekişme konusu 367 ada, 76 parsel sayılı taşınmazın kök muris R.S.zilyetliğinde iken, kadastroca satış, taksim ve eklemeli zilyetlikle mülk edinme koşullarının davalı yararına gerçekleştiği belirtilerek davalı adına tespit ve tescil edildiğine göre 01/04/1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığından iptal tescil davasının reddine karar verilmesi, koşullarının oluşması halinde terditli istek olan tenkis yönünden gerekli araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.