Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12036 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 10189 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/05/2010NUMARASI : 2008/244-2010/522Yanlar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava; sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin olup yargılama sırasında talep tazminata dönüştürülmüş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların A. ve H.'dan olma, 1321 doğumlu, halk arasında N. İ. olarak tanınan G. E.'ın mirasçısı oldukları ve İran göçmeni olan G. E.'ın 15/07/1983 tarihinde öldüğü, hususunun Doğubeyazıt Sulh Hukuk Mahkemesinin 22/04/1991 tarihli, 1991/25 Esas, 1991/59 Karar sayılı mirasçılık belgesi ve Doğubeyazıt Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/06/1991 tarih, 1991/10 Esas, 1991/250 karar sayılı ad düzeltim dava dosyası kapsamı ile sabit olduğu, kadastro tespit çalışmaları sırasında İstanbul-... İlçesi, ... Çiftliği mevkiinde yer alan 4 parsel sayılı taşınmazın yanısıra dava dışı 47 ve 16 parsel sayılı taşınmazlarda İskan Yasası uyarınca paydaş kılınmak suretiyle 19/07/1979 tarihinde muris adına sicil kaydı oluşturulduğu, çekişmeye konu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 1/6 payın, ölümünden sonra 06/06/1991 tarihinde, İran'da düzenlenen vekaletnameye dayalı olarak 10/07/1991 tarihinde dava dışı Z.Ö..'ya, anılan kişinin de birgün sonra 11/07/1991 tarihinde aynı taşınmazda 4/6 pay maliki olan davalı H. E.'a satış yoluyla temlik ettiği, 06/06/1991 tarihli vekaletle vekil kılınan E.oğlu, M. E. ile ara malik kullanılmak suretiyle lehine pay temliki yapılan E. oğlu, H. E.'ın kardeş oldukları, davacıların mirasbırakanı G.E.'ın ise gerek vekil sıfatı ile hareket eden M. gerekse son kayıt maliki H. E.'la ana bir baba ayrı kardeşi oldukları, tarla vasfındaki çekişmeli taşınmazın dava açılmadan önce 20/09/2005 tarihli 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda 5 ayrı imar parseline dönüştüğü, 347 ada, 4 parsel, 348 ada, 3 parsel 349 ada, 1 parsel ve 349 ada, 2 sayılı imar parsellerinin davalı H. E.adına tescil edildiği,eksik kalan kısım için de 25.108,00 TL ipotek alacaklısı kılındığının yargılama sırasında anlaşılması üzerine iptal tescil isteğinin tazminata dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.Davacılar dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazda murisleri G. ile davalı H.'ın pay maliki olduklarını, murisleri adına kayıtlı 1/6 payın davalı H. adına tescilini sağlayabilmek amacıyla mirasbırakan G.'in ölümünden sonra İran Adli Makamlarında H.'ın eşinin fotoğrafı kullanılmak suretiyle düzenlenen vekaletle vekil kılınan kardeşi M.aracılığıyla emanetçi olan dava dışı Z. Ö.'ya, onunda davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, sahte vekalete dayalı olarak gerçekleştirilen tescilin yolsuz olduğunu, son kayıt maliki davalının TMK'nun 1023 ve 1024. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Hemen belirtilmelidir ki; temlik işleminde kullanılan vekaletnamenin sahte olduğu mahkemenin de kabulündedir. Sahte vekaletname kullanılarak davacıların mirasbırakanı A. ve H.'dan olma (E. kızı G.-N.) 1321 doğumlu, G. E.'a ait 4 parsel sayılı taşınmazdaki 1/6 payı, 07/05/1991 tarihinde Z. Ö.'ya ve bir gün sonra da Z..tarafından taşınmazda paydaş olan H.'a satış yoluyla intikal ettirdiği görülmektedir.1939 tarih, 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca somut olayda Z. ilk el konumunda olup edinimi "sicilin aleniliği ve güvenilir olması kuralına" dayalı olmayıp sahte belgeye istinad etmektedir. O halde Z..'nin TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanması olanaksızdır. Son kayıt maliki ikinci el konumundaki Hasan'ın iyiniyetli olması halinde anılan Yasa hükmünün koruyuculuğundan yararlanacağı açık ise de somut olayda H.'ın aynı taşınmazda paydaş olması karşısında TMK'nun 1024. maddesi hükmü uyarınca sahte işlemi bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu tartışmasızdır. Bu durum karşısında davalının TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanması olanaksızdır. Hal böyle olunca; 1948 tarih, 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca isteğin tazminata tebdil edildiği gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda toplanan ve toplanacak taraf delillerinin birlikte değerlendirilerek belirlenecek tazminatın hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Öte yandan; adına dava açılan Rahime'nin dava tarihinde bekar - ölü olduğu dosya kapsamı ile sabit olup bunun davası bakımından da davanın dinlenemeyeceği tartışmasızdır. Bu kişi bakımından da işin esası yönünden karar verilmiş olması da isabetsizdir.Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.