Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11990 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 9746 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: SİNCAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/12/2005NUMARASI: 2002/508-419Taraflar arasında görülen davada;Davacılar; miras bırakanları B...D..'nin k... m... O...'ın mirasçı iken ketmedildiğini, açtıkları dava sonucunda murislerinin mirasçı olduğunun belirlendiğini, k... m....adına kayıtlı .. parsel sayılı taşınmazdaki ... payın usülsüz alınan veraset ilamı uyarınca davalılara intikal ettirilerek yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılıp ..ayrı bağımsız bölümün arsa maliklerine verildiğini, bağımsız bölümlerin bir kısmının ise diğer davalılara satış suretiyle devredildiğini ileri sürerek miras payları oranında iptal, tescil olmadığı takdirde tazminat isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, çekişmeli taşınmazın bir kısım payının kendilerine ait olduğunu, taşınmazın tamamına karşılık . daire alındığını davanın süresinde açılmadığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece " dava ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin olup, mahkemece, davacıların murisinin mirasçı olduğunun belirlenmesine göre bedele hükmedilmişse de; kademeli ilk isteğin ayın olarak karşılanması olanağı bulunduğundan ketmedilen arsa paylarının bilirkişiye hesaplattırılarak halen elde kalan . daire dikkate alınarak davacıların .dairede paydaş kılınması gerekeceği" gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne dair gerekçeli karar yazılmıştır.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, ketmi verese iddiasına dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve HUMK'nun 376.maddesine göre, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin aynı yasanın 388.maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389.maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 381.maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha uzun yazılmaktadır.İşte bu hallerde HUMK'nun 389.maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur.Eksiğin tamamlanması yoluyla edinilen bilgilerden dosyada gerekçeli kararın dayanağı olması gereken kısa kararın oluşturulduğuna ilişkin tutanak (duruşma zaptı) mevcut değildir.Hükümde asıl olan kısa karardır.Gerekçeli kararın bu gyun olarak oluşturulması gereklidir.Halböyle olunca, kısa kararın bulunmadığı bir kararın varlığından söz edilemeyeceği gözetilerek son duruşma oturumunun yeniden açılması, tarafların huzuru ile kısa kararın oluşturulması ve buna uygun gerekçeli karar yazılması gerekirken usulün kamu düzeni ile değinilen zorunluluğu yerine getirilmeksizin hüküm kurulması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince .BOZULMASINA,bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,4.12.1006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.