Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1199 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 10278 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: TEKMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/06/2007NUMARASI: 2005/40-2007/44Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, 16.11.1966 tarih 15 sıra no ile adlarına paylı olarak tapuya kayıtlı çekişme konusu taşınmazın, kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını,paydaşlardan dava dışı kardeşlerinin payını Y .B. temlik ettiğini ileri sürerek, paylarına isabet eden kısmın adlarına tescili isteğinde bulunmuşlardır.Katılan Y.B.’da,aynı tapu kaydındaki paydaşlardan İ.’in payını satın aldığını ileri sürerek,adına tescilini istemiştir. Davalı yan, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,çekişme konusu yol ve yol boşluğu niteliğindeki taşınmazın zilyetlikle edinim koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Ş.ve A.mirasçıları vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimraporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Ne varki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğu söylenemez. Şöyle ki, davacılar 16.11.1966 tarih 15 nolu tapu kaydının kendileri ve dava dışı olan kardeşleri İ.Y.adına kayıtlı olduğunu, ancak, İbrahim'in payını davaya katılan Y. B.sattığını, tapu kayıtlarının kadastro sırasında uygulanmadığını, çekişmeli taşınmazın boşluk olarak bırakıldığını ileri sürmek suretiyle eldeki davayı açmışlardır. Davacıların, dayandığı kök tapu kaydı ve dosya içerisinde bulunan tedavüllerinden, tapu kaydının 16.11.1966 tarihinde 1 ile 19 nolu tapulara ifraz edildiği ve ifraz krokilerine bağlandığı görülmektedir. Bilindiği üzere; aynı temel (kök) tapudan ayrılmış (ifraz) tapu kayıtlarının uygulanmasında, öncelikle temel tapuya yöntemine uygun biçimde kapsam belirlenmesi, daha sonrada saptanan bu kapsam içerisinde ayrılan ( ifraz edilen) tapuların yerlerinin bulunması zorunludur. Başka bir anlatımla temel tapunun sınırları arazi üzerinde bir kuşkuya yer bırakmı- yacak biçimde tesbit edilmeden, bu sınırların konumları ve niteliklerine göre temel tapuya bir kapsam tayin etmeden, ayrılan tapuların nereye ait olduklarının ve kapsam larının, tam ve doğru olarak açıklığa kavuşturulmasına olanak yoktur. Ayrılan tapuların temel tapunun kapsamı içerisindeki yerleri belirlenirken de; ayırma (ifraz) işlemi zemine uygulama olanağı bulunan bir haritaya bağlanmışsa, kapsamlarının Medeni Kanunun 645 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddeleri uyarınca haritalarına değer verilerek bulunacağı kuşkusuzdur. Ayırma (ifraz) haritaya dayanmamakla birlikte zeminde sınırlar gösterilmek suretiyle yapılmış ise, bu sınırların yerel bilirkişi ve tanık sözleriyle saptanması, varsa ayırmaya ilişkin işaret ve bulgulardan, o tarihten beri süregelen zilyetlik durumlarından yararlanılması, yapılan uygulamanında, tapu fen memuru yada kadastro mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişiye düzenlettirilecek krokiye; denetimi ve infazı sağlayacak biçimde yansıtılması gerekir. O halde, ifraza tabi tutulduğu anlaşılan tapu kayıtlarının ilk tesisten itibaren tüm dayanaklarının getirtilmesi, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda uygulama yapılacak tapu kayıtlarının tapulama harici bırakılan taşınmaz bölümünü kapsamına alıp almadığının, diğer ifraz krokilerinden de yararlanılmak suretiyle duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması zorunludur.Hal böyle olunca, yukarıda ilkeler gözetilmek suretiyle yapılacak uygulama sonucu elde edilecek bilgiler hep birlikte değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırmaya dayanılarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.