Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11901 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6044 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2006/289-2013/1042Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davanın davacıları ile davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.10.2015 Perşembe günü saat 9.59 da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi .....................'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Asıl ve birleştirilen davanın davacıları, kök muris Süleyman oğlu Ali'nin mirasçıları olduklarını, ancak davalı Nazmi'nin aldığı İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1996/1208 E – 1996/998 K sayılı veraset ilamı ile asıl davanın davacılarının da aralarında bulunduğu bir kısım mirasçıların ketmedildiğini, ayrıca anılan davalının, birleştirilen davanın davacıları Ayten ve Mehmet'ten hile ile aldığı vekâletname ile dava konusu 29 ada 3 parsel, 52 ada 1 parsel ve 53 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda anılan davacıların muris Ali'den intikal eden miras paylarının kendisine devri için Bodrum 1. Noterliğinde lehine düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini ve anılan sözleşmeye istinaden açılan .............. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/120 E – 1997/254 K sayılı davasında dava konusu taşınmazlardaki muris Ali payının adına tescilini sağladığını ileri sürerek davalı adına yolsuz oluşan kayıtların iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, yargılama aşamasında birleştirilen davanın davacıları Mehmet ve Ayten vekili adı geçenler yönünden davayı müracaata bırakmıştır.Davalı, davacı Zeliha'nın kök muris Ali'nin mirasçısı olmadığından aktif dava ehliyeti bulunmadığını, murisin dava dışı mirasçıları bulunduğunu ve tüm mirasçıların muvafakati ile veya terekeye atanacak temsilci aracılığı ile eldeki davanın açılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dosyanın işlemden kaldırıldığı ve yasal üç aylık sürede de davanın yenilenmediği gerekçesiyle birleştirilen davanın davacıları Ayten ve Mehmet hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar bakımından iptali talep edilen tapu kaydının .............. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/120 E - 1997/254 K sayılı kararı ile oluştuğu ve bu durumda başvurulucak kanun yolunun “yargılamanın yenilenmesi” olduğu ve eldeki davayı açmakta hukuki yarar bulunmadığı gerekçeiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, davacı vekili Av......................'nin 10.04.2012 tarihli celsede “Müvekkiller M.. T.. ve A.. O.. hakkındaki davamızı müracaata bırakıyoruz, diğer davacı yönünden davamızı takip ediyoruz” şeklinde beyanda bulunduğu ve anılan celse, birleştirilen davanın davacıları bakımından dosyanın işlemden kaldırıldığı, üç aylık süre içinde de yenilenmediği gözetilerek 6100 sayılı HMK'nın 150. maddesi uyarınca takipsiz bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Birleştirilen davanın davacılarının temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Davalı ve asıl davanın davacılarının temyiz itirazlarına gelince;Dava konusu taşınmazlarda asıl davanın davacılarının mirasçı olarak görünmediği hasımsız olarak alınan İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1996/1208 E – 1996/998 K sayılı mirasçılık belgesine dayanılarak intikalin sağlandığı kayden sabittir.Bilindiği gibi; ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında uyuşmazlığın çözümü, hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, miras bırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesi ve davacının bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının saptanmasına bağlıdır.Ne var ki somut olayda; davacılar tarafından dosyaya hasımlı veraset ilamı sunulmadığı gibi kendilerine hasımlı veraset ilamı almaları için olanak da tanınmamıştır.Öte yandan, asıl davanın davacıları ...................'un karar başlığında yer almaması, ....................'nın ise H.. B.. olarak yazılması da isabetsizdir.Hâl böyle olunca; davacıya hasımlı veraset ilamı alması için olanak tanınması, temin edilecek hasımlı mirasçılık belgesi doğrultusunda işin esası değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi ve davacıların karar başlığında tam ve doğru şekilde belirtilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalı ve asıl davanın davacılarının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz eden geri verilmesine,15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.