Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11895 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2260 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/09/2013NUMARASI : 2011/620-2013/581Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.10.2015 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı A.. K.. vekili Avukat ................ ile diğer temyiz edenler vekili Avukat .................... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı B.. A.. vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı.Bilahare Tetkik Hakimi ................................ tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, ehliyetsizlik, hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.Davacılar, miras bırakanları Firdevs'in malik olduğu 36 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payının hile ile hataya düşürülerek 45 parsel sayılı taşınmaz ile trampa edilmesinin sağlandığını, işlem tarihinde murisin temyiz kudretinin bulunmadığını, davalı Ali'nin murisin ölümünden sonra taşınmazı diğer davalıya temlik ettiğini, taşınmazların değerleri arasında fark olup, murise ait taşınmazın daha değerli olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile adlarına tescil, olmadığı takdirde bedel isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davada zamanaşımı süresinin geçtiğini ve iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece; “... miras bırakanın öldüğü gözetilerek sağlığında tedavi gördüğü hastane, sağlık ocağı, dispanser gibi yerlerden varsa hasta tabela ve müşahade evrakları ve yahut reçete veya kullandığı ilaçlar gibi doneler davacılardan sorulmak suretiyle tespit edilmeli, tüm doneler toplandıktan sonra yukarıda değinildiği üzere Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesine dosya halinde gönderilmeli, akit tarihinde miras bırakanın hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığı saptanarak, ondan sonra elde edilecek neticeye göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, Mahkemece, miras bırakan ehliyetsiz kabul edilerek, davalı Ali'nin ilk el konumunda olup, kendisi ehliyetsiz olan kişinin tasarrufu sonucu taşınmazı elde ettiğinden TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı tartışmasız ise de, davalı Ali'den, çekişmeli taşınmazı trampa yoluyla edinen davalı Bedri'nin ikinci el konumunda olup, tapu sicilin tutulması prensiplerinden olan sicilin aleniliği (güvenirliği) ilkesine dayanarak iyiniyetle iktisap etmesi halinde aynı hükmün koruyuculuğundan istifade etmesi olanaklı olduğu gözetilmeksizin, ikinci el yönünden TMK'nun 1023. maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği, başka bir ifadeyle son kayıt maliki davalı Bedri'nin iyiniyetli olup olmadığı araştırılmaksızın, davalı Bedri yönünden de miras bırakanın ehliyetsiz olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması da doğru değildir...” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda muris Firdevs'in 16.04.1998 tarihli trampa işlemi sırasında hukuki ehliyeti haiz olduğunun belirlendiği, ancak davalı Ali'nin 16.04.1998 tarihli ve diğer davalı Bedri'nin 03.11.1999 tarihli trampa işlemlerinde iyiniyetli olmadıkları, dava konusu taşınmaz ile takasa konu taşınmazlar arasında fahiş değer farkının bulunduğu ve murisin hataen işlemleri gerçekleştidiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararın gerekçe bölümünde davanın gabin hukuksal nedenine dayandığı belirtilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Firdevs'in kayden paydaş olduğu dava konusu 1213 ada 36 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payı ile davalı Ali adına kayıtlı 106 ada 45 parsel sayılı taşınmazın 16.04.1998 tarihinde trampa edildiği, Ali'nin de trampa suretiyle temellük ettiği dava konusu 36 sayılı parseldeki ½ payı, diğer davalı Bedri'nin kayden maliki olduğu 1502 sayılı parselle 03.11.1999 tarihinde trampa ettiği, çekişme konusu 36 parselin ½ payının halen davalı Bedri adına kayıtlı olduğu, muris Firdevs'in 23.02.2003 tarihinde öldüğü ve mirasçı olarak davacı eşi Mehmet, davacı çocukları Paşa, Ayten, Şenel, Emine Emel ile kendisinden önce ölen oğlu Mehmet'in çocukları olan davacılar Dilek, Ertuğrul, Aydın ve Ersin'in kaldığı, murisin eşi olan Mehmet'in de yargılama aşamasında 26.10.2006 tarihinde öldüğü ve geriye Firdevs ile ortak çocukları ve torunlarının kaldığı, davacı Necla'nın ise muris Fidevs'in mirasçısı olmadığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuki ehliyetsizlik iddiası yönünden Adli Tıp Kurumundan alınan 16.05.2012 tarihli raporda açıkça muris Firdevs'in işlem tarihi olan 16.04.1998 tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun belirtildiği, davacının itirazı üzerine uzman bilirkişilerden alınan 12.11.2012 tarihli raporun da benzer içerikte olduğu gözetildiğinde Firdevs'in işlem tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğu açıktır. Öte yandan son kayıt maliki Bedri'nin 4721 sayılı TMK'nin 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi kural olarak doğrudur. Davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalıların diğer ve davacıların temyiz itirazlarına gelince, Mahkeme gerekçesinde dava “gabin” olarak nitelendirilmişse de dava dilekçesinin içeriği, tarafların beyanı ve toplanan delillerden mirasbırakan Firdevs'in kandırılmak suretiyle dava konusu işlemin yapıldığının ileri sürüldüğü, davacı tanıklarının, murisin zaman zaman çevresindekileri tanımadığını, dışarı çıktığında evini şaşırdığını, unutkanlığının olduğunu, para hesabını bilmediğini belirttikleri, ayrıca mirasbırakanın işlem tarihinde 75 yaşında olduğu ve böylelikle murisin kandırılmaya müsait olduğunun anlaşıldığı ve dava konusu 36 sayılı parselin ½ payı ile davalı Ali'ye ait 45 sayılı parselin bedeli arasında aşırı fark bulunduğu da gözetildiğinde muris Firdevs'in aldatılarak temlikin sağlandığı, gabin hukuksal nedeninin unsurlarının oluşmadığı davada ehliyetsizlik ile hile ve hata hukuksal nedenlerine dayanıldığı açıktır. Ayrıca, eldeki davada davacılar, muris tarafından trampa suretiyle temlik edilen ve halen davalı Bedri adına kayıtlı olan dava konusu 36 sayılı parselin ½ payı bakımından iptal ve tescil istedikleri, davalı Ali adına kayıtlı olup adı geçen ile muris Firdevs arasında yapılan trampa işlemi sonucu Firdevs adına tescil edilen 106 ada 45 parsel yönünden bir istekte bulunmadıkları halde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 74.) maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde talep aşılmak suretiyle 45 sayılı parsel bakımından da davalı Ali lehine iptal ve tescile karar verilmiş olması doğru değildir.Öte yandan, yargılama sırasında ölen davacı Mehmet ve muris Firdevs'in mirasçısı olmayan davacı Necla hakkında da kabul kararı verilmiş olması da isabetsizdir.Davacıların ve davalıların belirtilen temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenlerden alınmasına, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.