Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11838 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 10422 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : SARIYER 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/04/2006NUMARASI : 2005/118-113Taraflar arasında görülen davada;Davacı,.parsel sayılı taşınmazına komşu . parsel sayılı taşınmaz üzerindeki Emniyet Müdürlüğü hizmet binasının çıkışına yapılan eklentinin kaçak olduğunu, komşuluk hukukuna aykırı bulunduğunu, taşınmazın deniz manzarasını kapattığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalı taraf davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip gereği görüşülüp, düşünüldü. KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kayden davacıya ait ..parsel sayılı taşınmaz yakınında bulunan ..parsel sayılı taşınmazın Hazineye ait olduğu, bu yerin İçişleri Bakanlığına tahsis edildiği anlaşılmaktadır.Ayrıca, idare taşınmazındaki binaya sonradan bir kısım eklentileri yapıldığı, sözkonusu eklentilerin imara aykırı bulunduğu bu sebeple ilgili belediyece yapı tadil tutanağı düzenlendiği sabittir.Davacı, davalı taşınmazındaki eklentilerin gürüntüsünü ve deniz manzarasını kapattığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.İddianın ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 737 ve devamı maddelerinde düzenlenen komşuluk hukuku hükümlerinin uygulanması suretiyle çözüme kavuşturulacağında kuşku yoktur.Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince; davalı taşınmazı üzerindeki imara aykırı eklentilerin davacıya zarar vermediği sürece idareyi ve idari yaptırımı ilgilendireceğinde kuşku yoktur.Ancak, davada ileri sürüldüğü anlamda davacı zararının oluştuğunun belirlenmesi durumunda ise zararın yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek giderilmesi gereklidir.Ne varki, mahkemece bu konuda yeterli bir araştırma yapılmamıştır.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırmanın yapılması davacının iddia ettiği şekilde bir zararın varlığı saptandığı takdirde bunun giderim biçiminin belirlenmesi ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK:nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,29.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.