Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11794 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 9999 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : KADİRLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/06/2007NUMARASI : 2005/303-2007/367Taraflar arasında görülen davada;Davacı, evli ve 4 çocuk babası olduğu halde davalı ile yakınlaşarak kısa bir süre beraber olduklarını, daha sonra davalının evden kaçarak gittiğini, bundan sonra davalının babası İ...ile kardeşi D...un kendisini tehdit ederek 1249 ada 5 no’lu parseldeki payının satış yoluyla davalıya temlikini sağladıklarını, satış işleminin hukuki dayanaktan yoksun olup gerçek anlamda satış sözleşmesi bulunmadığını, devrin bedelsiz olduğunu, çocuklarının başına bir şey gelmesinden korktuğu için tapuda işlem yapmak zorunda kaldığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.Davalı, satışın gerçek olduğunu, davacının iradesi ile bir adet dairesini bedeli karşılığında tapu dairesinde tapu memuru huzuruyla sattığını, davacıya herhangi bir cebir ve şiddet uygulanmadığını, aksi halde davacının suç duyurusunda bulunması gerektiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya baskıyla devredildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı, mülkiyeti kendisine ait 1249 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki payını tehdit ve baskı altında davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz.Borçlar Kanunun 30.maddesinde belirtildiği üzere ikrahtan söz edilebilmesi için tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması,ikraha maruz kalanın subjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.Hemen belirt mek gerekirki iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile fesedilebileceği gibi def'i veya dava yoluylada kullanılabilir.Sözleşme iptal edil mekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim ayni bir istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tesçil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.Ne varki, davacı tarafından tehdit altında kaldığına dair yetkili makamlara yapılmış bir şikayetinin bulunmadığı, arada mevcut yaş farkı nedeniyle davalıyla birlikte yaşama arzusuyla ve serbest iradesiyle dava konusu taşınmazı davalıya devrettiği tehdit iddiasının inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı gözetildiğinde ve bu somut bulgu ve olgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde ikrahın unsurlarının olayda gerçekleşmediği kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.