Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11788 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 5225 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/06/2011NUMARASI : 2007/855-2011/419Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı S. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.10.2012 Salı günü saat 9.20 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı S.'a işyeri adresiyle çıkarılan dava dilekçesinin tebliğinin, adreste bulunmadığından bahisleTebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapıldığı, ancak işyeri adresinin davalının adres kayıt sistemindeki adresi olmadığı, anılan tebligatın usulüne uygun sayılamıyacağı, nitekim davalı S.'ın tebligata konu edilen iş yerini davaya dahil edilen .... Gıda...Ltd. Şti.'ne devrettiği, sonrasında yine aynı işyerine çıkarılan bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi ile ilgili tebligatların da adreste tanınmadığından ve muhtarlıkta da kaydına rastlanmadığından bahisle davalı S.'a tebliğ edilemeden iade edildiği; mahkeme kararının ise, ancak davacı tarafın bildirdiği yeni adrese yapılabildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi ve davanın süratle sonuçlandırabilmesi öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. HUMK'nun 73. (6100 s. HMK.'nun 27.) maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre mahkeme, tarafları dinlemeden, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için onları usulüne uygun olarak davet etmeden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilini tamamlamadan işin esasına girip hükmünü veremez. Hal böyle olunca, öncelikle dava dilekçesinin davalı S.'a usulü dairesinde tebliğ edilmesi ve ondan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yargılama yapılıp hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de, davacıların davadaki isteklerinden sadece ecrimisil miktarı üzerinden davayı harçlandırdıkları, diğer istekler olan el atmanın önlenmesi ve yıkım yönlerinden herhangi bir harç yatırmadıkları göz ardı edilerek 492 sayılı Harçlar Yasası'nın 16. ve 32. maddelerine aykırı hareket edilmesi doğru değildir.Davalı S.'ın temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.