Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11787 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 5233 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: SAKARYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 01/12/2011NUMARASI: 2006/45-2011/825Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.10.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat gelmedi, diğer temyiz eden davacı vekili Avukat C. G. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı M.D. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosyada toplanan delillerden, davaya konu 15 sayılı parselin M. D. adına kayıtlı iken, 06.11.2000 tarihinde ölümüyle 1/4 payının eşi olan davacı N.'e, 3/4 payının da nüfus kaydında ve veraset ilamında oğlu olarak görülen davalı M. D.'a intikal ettiği; M.'in 3/4 payını 23.10.2003 tarihinde diğer davalı Ş.'e sattığı; davacı N.'in davalı M. aleyhine açtığı 2009/655 esas sayılı verasetin iptali davası sonunda, davalı M.'i mirasçı gösteren veraset ilamının iptaline, M.'in mirasçılarının eşi N. ile dava dışı kardeşleri olduğuna ve verasetin bu şekilde sübutuna karar verildiği anlaşılmaktadır.Davacı N., yukarıda değinilen olgulara dayanarak eldeki davayı açmış ve 3/4 payın miras bırakan M.'den davalı M.'e intikalinin yolsuz nitelik taşıdığını, diğer davalıya yapılan temlikin de danışıklı bulunduğunu ileri sürerek miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.Ne var ki, ileri sürülen iddianın içeriği ve davacının dışında başkaca mirasçının bulunması itibariyle, somut olayda TMK.'nun 701-703. maddelerinde düzenlenen elbirliği halinde mülkiyetin söz konusu olduğu, M.'in mirasçı sıfatının bulunmadığı ve soy kayıt malikinin de aynı konumda olduğu oysa, bu tür davaların ancak tereke adına açılabileceği, pay oranında istekte bulunulamıyacağı ve pay oranında açılan davanın başından beri dinlenemiyeceği açıktır.Her ne kadar, yargılama sırasında M.'in terekesine temsilci atanmışsa da, dava tereke adına açılmadığına göre, temsilci atanmasının sonuca bir etkisi yoktur.Hal böyle olunca, davanın usül yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de, şahsiyetin ölümle son bulacağına ilişkin TMK.’nun 28. maddesi hükmü ile Devletin, bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek doğru sicile bağlama yolunda benimsediği genel ilke “dolu pafta sistemi” gözardı edilerek ölü kişi (miras bırakan) adına tescile karar verilmesi de doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.