MAHKEMESİ : BOZYAZI(KAPATILAN) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/05/2010NUMARASI : 2006/57-2010/147Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiş, ecrimisil isteğinin ise reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.10.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H. T. Ö. geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı asil M. Y., temyiz edilenler davacı asiller Y. D. ile A. D. ve davalı asil H. K. gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Asıl ve birleştirilerek görülen dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, el atmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiş; ecrimisil isteği ise reddedilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların paydaş bulundukları 626 ve 629 sayılı kadastral parsellerin 1998 yılında imar uygulamasına tabi tutulduğu ve uygulama sonucunda anılan kadastral parsellerin sınırları kapsamında oluşturulan imar parsellerinden bir kısımının da davalılar adına tescil edildiği; davacıların İdari Yargıda açtığı davada imar uygulamasının iptaline karar verildiği ve 14.09.2000 tarihinde kesinleştiği; sonra da davacılar tarafından kadastral durumun ihyası için 27.07.2002 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2002/20 esas sayılı davanın da kabul edilip 13.09.2004 tarihinde kesinleştiği, ancak bu kararın sicile yansıtılmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği gibi, İdari Yargıda verilen iptal kararının sadece imar parselinin hukuki dayanağını oluşturan idari işlemi iptal ettiği, imar öncesi kayıtları canlandırma gibi bir etkisinin bulunmadığı tartışmasızdır.Öte yandan, imar öncesi duruma dönülmesi için açılan 2002/20 esas sayılı davada verilen karar infaz edilmediği sürece, "çap iptale kadar geçerlidir" kuralı gereği imar parsel kayıtlarının malikine sağladığı ayni hakkın korunacağı açıktır.Hal böyle olunca, Yargıtay HGK.'nun 2005/8-22 esas, 2005/64 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi ve davanın görülebilir bir nitelik kazanması yönünden gerçek mülkiyet durumunun sicile yansıtılması; başka bir deyişle, 2002/20 esas sayılı kararın infazının sağlanması bakımından davacılara önel tanınması, ondan sonra işin esasının değerlendirilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de, asıl davadaki el atmanın önlenmesi ve yıkım istekleri hakkında herhangi bir harç yatırılmadığı göz ardı edilerek 492 sayılı Harçlar Yasası'nın 16. ve 32. maddelerine aykırı hareket edilmesi isabetsizdir.Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 s. HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 23.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.