Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11784 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 5335 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: TOKAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 22/12/2011NUMARASI: 2011/396-2011/587Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı S.tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.10.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat E.A. ile temyiz edilen vekili Avukat İ. H. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı asil Y. B. gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, vekalet yetkisinin kötüye kullanılması ve muvazaa nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil; aksi takdirde tazminat isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 18 parsel sayılı taşınmazın 2/3 payı davacı A.adına kayıtlı iken; davacının 09.08.1996 tarihli vekaletname ile vekil kıldığı ağabeyi davalı Y.'un, davacıya ait payı sahibi olduğu .... Ltd. Şti.ne 01.04.2004 tarihinde satış yoluyla devrettiği, anılan işlemde Şirketi, yetkilisi olan Y.'un vekil kılmış olduğu çalışanı M. Ö.'in temsil ettiği; daha sonra Y.un, ... Ltd. Şti. yetkilisi olarak taşınmazı 02.05.2006 tarihinde M. Ö.'e sattığı; davalı S.A.'un da taşınmazı M.Ö.'den 17.08.2007 tarihinde satın aldığı anlaşılmaktadır.Davacı, vekalet yetkisinin kötüye kullanıldığı ve işlemlerin danışıklı biçimde yapıldığı iddiasıyla eldeki davayı açmış; davalı Y. davanın reddini savunmuş; Y.ile gayri resmi birliktelik yaşadığı ileri sürülen davalı S.ise davaya cevap vermemiş ve duruşmaları takip etmemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Ne var ki, gerek dava dilekçesinin gerekse mahkeme kararının davalı S.'ya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Her iki tebligat da, davalı S. yerine, "eşi" olduğu yazılmak suretiyle davalı Y.'a tebliğ edilmiş, ancak S.ile Y.'un resmi olarak evli bulunmadıkları sabit olup, aynı konutta oturdukları yolunda mahkemeye somut bir delil de sunulmamıştır. Nitekim, temyiz edilmemesi nedeniyle hükmü kesinleştiren yerel mahkemece de değinilen olgular benimsenmiş ve kesinleşme şerhi ek kararla kaldırılmıştır.Bilindiği üzere, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi ve davanın süratle sonuçlandırabilmesi öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. HUMK'nun 73. (6100 s. HMK.'nun 27.) maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre mahkeme, tarafları dinlemeden, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için onları usulüne uygun olarak davet etmeden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilini tamamlamadan işin esasına girip hükmünü veremez. Hal böyle olunca, öncelikle dava dilekçesinin davalı S.'ya usulü dairesinde tebliğ edilmesi ve ondan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yargılama yapılıp hüküm kurulması isabetsizdir.Davalı S.'nın temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 23.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.