Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11782 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14106 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/05/2011NUMARASI : 2009/637-2011/466Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, tazminat yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.10.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat S. T. ile diğer temyiz eden vekili Avukat E. E. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, aksi takdirde tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece, tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, tarafların murisi C.'in 4 parça taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı oğlu A.'a satış yoluyla devrettiği, A.'ın da bu taşınmazları üçüncü kişilere satarak elde ettiği para ile kendisi ve diğer davalı kardeşleri adına çekişmeli taşınmazları edindiği anlaşıldığına, nitekim anılan hususlar davalıların da kabulünde bulunduğuna göre, işlemlerin gizli bağış şeklinde gerçekleştirilmiş olması karşısında, tapu iptali-tescil isteğinin reddedilmesi ve tazminata karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların tüm, davacının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ne var ki, tazminata esas alınan bilirkişi raporunun hükme yeterli bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere, davanın konusu olan bir taşınmazın değeri belirlenirken; cins ve nev'i, yüzölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurları, varsa imar durumu vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri, arazilerde taşınmaz malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir; arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri, taşınmazda yapı var ise, resmi birim fiatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınmasında zorunluluk vardır.Bunun sonucu olarak, arsa niteliğindeki taşınmazın emsalinin üstün ve eksik yönleri belirlenip karşılaştırma yapılarak zeminine, resmi birim fiatları esas alınıp yıpranma payının düşülerek üzerindeki muhdesat durumuna göre değerinin saptanması; taşınmazın tarım arazisi olması halinde 5403 sayılı Yasa çerçevesinde sulu-susuz ayrımı da gözetilerek net gelir üzerinden bilimsel yollarla değerinin belirlenmesi; her iki halde de yıpranma payının varsa değer kaybının düşülmesi, emsalin zorunluluk olmadıkça yakın ve benzer bölge ve yüzölçümlü olması, bu konuda taraflara emsal gösterme olanağının tanınması; bu yönden mahkemece de re'sen araştırma yapılması, bilirkişi kurullarının açıklanan hususları irdelemeye, saptamaya ve değerlendirmeye yetkin, sıfat ve yeteneğe sahip uzman bilirkişilerden oluşturulması icap eder. Esasları yukarıda gösterilen tespitler yapılırken çekişmeli taşınmazın niteliğinin diğer deyişle arsa veya arazi olduğunun 17.4.1998 tarih 1996/3 esas ve 1998/1 sayılı İnançları Birleştirme Kararı içeriği ve sonucu ile birlikte dikkate alınması gerekeceği de kuşkusuzdur. Diğer yandan, Bakanlar Kurulunun 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararında değinildiği gibi, Belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan bir taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı (1/1000 ölçekli) imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerlerde bulunması; imar planında yer almayan taşınmazın arsa sayılabilmesi için ise, belediye veya mücavir alan sınırları içinde ve belediye hizmetlerinden yararlanan meskun yerler arasında yer alması zorunluluğu da düşünülmelidir.Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda uzman bilirkişilerden seçilecek heyet aracılığıyla yeniden inceleme yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuyla hüküm kurulması isabetsizdir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenden alınmasına, 23.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.