MAHKEMESİ: ZONGULDAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/05/2006NUMARASI: 2005/162-375Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaş bulunduğu .. parsel sayılı çaplı taşınmaz üzerindeki evin amcası olan davalı ile miras bırakan babası arasında paylaşıldığını, babasının ölümü ile de kardeşi M...ile paylaştıklarını, kendi kullanımına bırakılan yere davalı tarafından girişin engellendiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davacının giriş kapısını ayırmadığını, kendi giriş kapısından girmeye çalıştığını, taraflar arasında mal paylaşımı olmadığını, ortaklığın giderilmesi için dava açılması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, evin mirasçılar arasında elbirliği mülkiyetine konu olduğunu, evin taraflar arasında fiilen ve haricen paylaşıldığını, giriş kısmının davalının kullanımına verildiğini, davacının kullanım alanına dışarıdan giriş kapısı yapmak suretiyle girişi sağlamasının hakkaniyete uygun olacağı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, paylı mülkiyete konu taşınmazda paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu ..parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, bu yerde tarafların irsen paydaş oldukları, taşınmazda mevcut binadan her iki tarafın yararlandığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki çekişme taraflarca kullanılan yapının giriş bölümünden kaynaklanmaktadır.Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.Somut olaya gelince;çekişmeli taşınmazdaki yapının tasarruf biçiminin önceden belirlendiği ve binanın giriş yerinin taraflarca ortak alan olarak bırakıldığı anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla taşınmazdaki kullanma biçimi bu şekilde oluşmuştur. Taşınmazın paydaşlarca sözü edilen kullanım biçimine uygun olarak tasarruf edilmesi asıldır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davanın kabulüne, binanın ortak girişinden her iki tarafın yararlanmasını sağlayacak biçimde çekişmenin giderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.