MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/06/2006NUMARASI : 2005/362-312Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden malik olduğu.parsel sayılı taşınmazı 3. kişiye satmak için tapuya gittiğinde,taşınmazın yarı payının her nasılsa davalı eşine satış suretiyle intikal ettirildiğini gördüğünü, taşınmazı davalıya satmadığını,hile ile taşınmazın elinden alındığını ileri sürerek ..parselin davalı adına kayıtlı 1/2 payının iptali ile adına tescilini istemiştir.Davalı,davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davacının hileye maruz bırakılarak çekişmeli taşınmazı temlik ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. KARAR-Dava,hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden,toplanan delillerden çekişme konusu parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı iken 1/2 payının 24.12.2004 tarihinde 6 milyar lira bedelle satış suretiyle davalıya temlik edildiği görülmektedir.Davacı,yapılan temliki işlemin hile ile gerçekleştiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; hile,genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Ş...) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.Somut olaya gelince; tarafların 17.12.2004 tarihinde evlendikleri 24.12.2004 tarihinde dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalı karasına satış suretiyle temlik edildiği,halen tarafların ayrı yaşadıkları,dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı ile sabittir. Belirlenen bu olgular yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde yapılan işlemin iradi olduğu sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 27.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.