Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11685 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21251 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : GEBZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/04/2013NUMARASI : 2011/697-2013/200Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü; -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; mirasbırakan M. A..’ın çekişme konusu 4783 parsel sayılı taşınmazı 28.09.1964 tarihli akitle satış suretiyle oğlu davalıya temlik ettiği, murisin 19.09.1978 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Davacı, anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı 17.11.2011 tarihinde açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde bakıldığında, dosya kapsamına ve dinlenen tanık anlatımlarına göre, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı yapıldığının kanıtlandığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; mirasbırakanın, davacıdan mal kaçırmasını gerektirecek bir sebep gösterilmediği, murisin mal satmaya ihtiyacının bulunduğu kanıtlandığı gibi, yine çekişmeli taşınmazın temlikinin bedelsiz olduğu da ispat edilmemiştir. Tüm bunların yanında, her ne kadar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davalar hak düşürücü süre ya da zamanaşımına tabi değil ise de, mirasbırakanın 19.09.1978 tarihinde öldüğü halde, aradan 23 yıl geçtikten sonra dava açılmasının da Türk Medeni Kanununun 2. maddesine uygun olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru değildir.Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.