Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11625 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 9805 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/07/2007NUMARASI : 2005/70-2007/348Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden maliki oldukları dava konusu 28 parsel sayılı taşınmaza davalıların haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın bir takım muhtesatlar yaparak elattıklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır.Davalılar, taşınmazı davacıların muvafakatı ile kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların davacıya ait taşınmaza haksız olarak elattıkları gerekçesiyle davanın kabulü ile elatmanın önlenmesine, tecavüzlü kısımda kalan yapının yıkımına, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalıların yatırdıkları irtifak bedelinin davalılara iadesine karar verilmiştir.Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 381. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HUMK'nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Kısa kararda olmadığı hale gerekçeli kararda “ …irtifak bedeli 556.-YTL’nin işlemiş neması ile birlikte davalı tarafa iadesine …” denilmek suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişkiye düşülmüştür. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün 10.04.1992 gün, 1992/7 Esas, 1992/4 Sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 29.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.