Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11596 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 8031 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ÇUMRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/12/2011NUMARASI : 2009/101-2011/574Yanlar arasında görülen asıl tapu iptali ve tescil; birleşen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları sonunda, yerel mahkemece asıl davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılardan (birleşen dosyanın davalıları) H.ve M. B.tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Asıl dava, taraf muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil; birleşen dava ise, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, tapu iptal ve tescil davasının bağıştan rücu hukuksal nedeni bakımından 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, muvazaa iddiasının yazılı delille ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı S.’nin kayden maliki olduğu 239 ada 25 parsel sayılı taşınmazını 09.08.2000 tarihinde ve satış suretiyle davalı N.’ye temlik ettiği, N.’nin de 21.09.2004 tarihinde diğer davalı (birleşen davanın davacısı D.G.’e aynı şekilde devrettiği anlaşılmaktadır.Asıl davanın davacısı, anılan taşınmazını davalı gelini N.’ye evlilik hediyesi mehir olarak ancak satış suretiyle temlik ettiğini, N.’nin de taşınmazı annesi olan diğer davalıya aynı şekilde bedel almaksızın devrettiğini; fakat gelininin oğluna ihaneti üzerine açılan dava sonucu oğlu ile N.’nin boşandıklarını, böylece bağıştan rücu koşullarının oluştuğunu ve temliklerin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış; yargılama sırasında davacının ölümü nedeniyle mirasçıları tarafından dava takip edilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibarıyla asıl davada taraf muvazaasına dayanıldığı açıktır. Bilindiği üzere, böylesi bir iddianın 05.02.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yazılı delille ispatı zorunludur. Somut olayda; asıl davada davacı taraf yazılı delil sunamamış ise de, yemin deliline dayanmıştır. N.’ye yapılan temlikin muvazaalı olduğunun kanıtlanması halinde; N.’nin annesi olan D.’nun, bu durumu bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu gözetildiğinde, iyiniyetli olmayacağı ve iktisabının korunamayacağı kuşkusuzdur.O halde, davacı tarafa yemin delili hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Öte yandan; birleşen dava, çekişmeli taşınmaza davalılar H.ve M.’ın 20 gün önce buğday ektikleri ileri sürülerek, elatmanın önlenmesi ve 1 yıllık ecrimisilin yasal faiziyle tahsili isteğiyle 05.11.2010 tarihinde açılmış, bilahare ecrimisil istemi ıslah suretiyle arttırılmış olup; mahkemece dava dilekçesinin içeriği ve dava tarihi gözetilmeksizin, yapılan uygulama sonucu ziraat mühendisi bilirkişinin dava tarihinden sonraki 2011 yılı itibariyle belirlediği ecrimisilin hüküm altına alınmış olması da isabetsizdir.Davacılardan (birleşen dosya davalıları) H.ve M. B.’nın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı HMK.nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.