Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11577 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 12138 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: TORTUM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 07/04/2011NUMARASI: 2009/192-2011/95Taraflar arasındaki davadan dolayı Tortum Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 07.04.2011 gün ve 2009/192 esas 2011/95 karar sayılı hükmün reddine ilişkin olan 14.05.2012 gün ve 2575-5611 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:Dava; devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece; davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; temyiz süresi geçtiğinden bahisle temyiz isteğinin süreden reddine karar verilmiş ise de; bu defa yapılan incelemede, hükmün hazine vekiline tebliğinden itibaren süresinde temyiz edilmiş olduğu anlaşılmakla Dairenin 14.05.2012 tarih, 2012/2575 Esas, 2012/5611 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Davacı Hazine'nin, 136 ada 139 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfı ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisabının mümkün bulunmadığını, kaldı ki zilyetlik koşullarının da oluşmadığını, öte yandan taşınmazın bir bölümünün 1. derece sit alanı, bir kısmının ise 2. derece sit alanı içersinde kaldığı halde kadastro tespiti sırasında hatalı olarak senetsizden davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de, çekişmeli taşınmazın sicil kaydının beyanlar hanesinde Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 11.04.2008 tarih, ve 889 nolu kararına göre 1. ve 2. derece doğal sit alanında kaldığının belirtildiği görülmektedir. Bilindiği üzere; 30.05.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 2863 sayılı Yasada değişiklik yapılması hakkındaki 5663 sayılı Yasa ile 2863 sayılı Kanunun 11. maddesi değiştirilmiş; ayrıca Yasaya geçici 7. maddenin ilavesi öngörülmüştür.Bu düzenlemeye göre, 5226 sayılı Yasa ile getirilen “ sit alanlarının ” zilyetlikle iktisap edilemeyeceği hükmü, 5663 sayılı Yasanın 1. maddesi hükmü ile zilyetlikle edinilemeyecek sit alanlarının "…Kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanları…” olarak belirlenmek ve zilyetlikle edinilemeyecek sit nitelikli taşınmazlar sınırlandırılmak suretiyle kapsamı daraltılmış, ilave edilen geçici 7. maddesi ile eldeki davalara da bu değişikliğin uygulanacağı öngörülerek yasa koyucu geriye doğru etkili olmak üzere değişikliğe gitmiştir. Bir başka ifade ile 5226 sayılı Yasayla değişiklik yapılmadan önceki 2863 sayılı Yasanın 11. maddesi zamanında kazanılmış haklara değer verilemeyeceği düzenlemesi getirilmiştir.Ne var ki, belirtilen bu ilkeler ve açıklamalara rağmen çekişmenin çözümünde mahkemece yeterli bir araştırma, inceleme yapıldığı söylenemez.Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler gözetilerek mahallinde fen ve ziraat bilirkişinin yanısıra aralarında arkeolog bilirkişi ile jeoloji mühendisinin de yer aldığı uzman bilirkişilerle yeniden keşif yapılması, taşınmazın sit alanı içerisinde kalıp kalmadığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanması, öte yandan hazır edilecek mahalli bilirkişilerden çekişme konusu taşınmazın sınırları ve zilyetlik konularında ayrıntılı beyanlarının alınması, komşu parsellerin dayanağı kayıtlar uygulanarak çekişme konusu yönde ne okuduğunun denetlenmesi, zilyetliğin kesilip kesilmediğinin, tarım arazisi vasfında ise kaç yıl kullanıldığını belirleyen denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli rapor alınması, öte yandan 2863 sayılı Yasanın 11. maddesi ve bu Yasa ile değiştirilen 5663 sayılı Yasa hükümleri de gözetilmek suretiyle mülk edinme koşullarının değerlendirilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Anılan bu husus davacı vekilinin karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin HUMK.'nun 440.maddesi gereğince kabulüne, yerel mahkemenin 07.04.2011 tarih, 2009/192 Esas, 2011/93 Karar sayılı kararının açıklanan nedenlerle, HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.