Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11572 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2352 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : EDİRNE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/11/2013NUMARASI : 2012/528-2013/518Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece ... ada 21, 24 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabul nedeniyle davanın kabulüne, diğer parseller bakımından davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.10.2015 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ö. B. ile temyiz edilenler vekili Avukat H. S. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen fer'i müdahil .... İnşaat Tah. San. Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakanlar İsmail ve Mahmut'un maliki oldukları 1857 ada 4, 1393 ada 3 ve 4, 2382 ada 1 ve 2, 2423 ada 9, 1510 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar ile 152 ada 21,24 ve 26 nolu parsellerdeki bağımsız bölümleri davalılara satış suretiyle temlik ettiklerini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.Davalılar, çekişme konusu 152 ada 21, 24 ve 26 nolu parseller bakımından davayı kabul ettiklerini, ... ada 1 ve 3 nolu parsellerin murisler ile bir bağlantısının bulunmadığını, üçüncü kişilerden satın aldıklarını, diğer parseller yönünden ise kök murisin borcunu ödediklerini, intikalden sonra mirasçıları tarafından tapuda kendilerine temlik yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişme konusu 152 ada 21,24 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabul nedeniyle davanın kabulüne, diğer parseller bakımından ise muvazaa ididasının yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1857 ada 4, 1393 ada 3 ve 4, 2382 ada 1 ve 2, 2423 ada 9 parsel sayılı taşınmazların kök muris İsmail adına kayıtlı iken ölümünden sonra mirasçıları S., H., M. ve M. adına intikal ettiği, aynı zamanda davacıların murisi olan Mahmut'un da 1975 yılında miras paylarını davalılara satış suretiyle temlik ettiği, dava konusu 1510 ada 1 ve 3 nolu parsellerin ise davalılar tarafından üçüncü kişilerden satın alınarak adlarına sicil kaydığının oluştuğu, muris Mahmut'un 1.7.2004 tarihinde öldüğü, çocukları olan davanın tarafları ile dava dışı eşi ve iki çocuğunun mirasçı kaldığı, kök muris İsmail tarafından davalılara yapılmış bir temlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, 1510 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanlar ile bir bağlantısının bulunmadığı, üçüncü kişilerden davalıların satın almak suretiyle edindikleri gözetildiğinde bu parseller bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. Borçlar Kanunun (BK) 213. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; yapılan araştırma ve uygulama sonucu çekişme konusu 1857 ada 4, 1393 ada 3 ve 4, 2382 ada 1 ve 2 ve 2423 ada 9 parsel sayılı taşınmazların resmi akitte gösterilen değeri ile o tarihteki gerçek değerleri arasında açık nispetsizlik bulunduğu, muris M. un varlıklı bir insan olup mal satma ihtiyacının olmadığı, ayrıca akit tarihinde davalıların yaşlarının küçük olduğu, alım güçlerinin bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir. O halde; belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde anılan taşınmazlardaki payların mirasbırakan tarafından davalılara temlikinin bedelsiz, muvazaalı ve mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca; dava konusu ... ada 4, 1393 ada 3 ve 4, 2382 ada 1 ve 2 ve 2423 ada 9 parsel sayılı taşınmazlarda muris M. tarafından davalılara temlik edilen payların belirlenerek, o paylar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değlidir.Davacının anılan taşınmazlar bakımından temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.