MAHKEMESİ: KARAİSALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/06/2006NUMARASI: 2005/38-495DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen davada;Davacılar, ortak miras bırakanları R..'nin adına kayıtlı ..parsel sayılı taşınmazını davalı kızına satış göstermek suretiyle devrettiğini, murisin satmaya ihtiyacının olmadığını, murisin yaşı ve zaafından yararlanan davalının kötü niyetli olarak bu işlemi gerçekleştirdiğini ileri sürüp, muvazaalı işlem sonucu davalı adına oluşan kaydın iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.Davalı, taşınmazın gerçek bedelini ödediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacıların, iddialarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu .parsel sayılı taşınmazın miras bırakan tarafından, 31.7.2003 tarihli akitle ve satış yoluyla davalıya temlik edildiği görülmektedir.Davacılar, sözkonusu temliki işlemin kendilerinden, mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Davacılardan R...yargılama aşamasında, davasından vazgeçtiği gözetilerek, onun bakımından davanın reddedilmiş olması doğrudur.Ancak, bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olayda, miras bırakanın varlıklı bir kişi olup, mal satmaya ihtiyacının olmadığı, çekişmeli taşınmazın, davalıya miras bırakana bakıp gözetmesi karşılığında verildiği ve işlemin bedelsiz gerçekleştirildiği tüm dosya kapsamı ile sabittir. Esasen davalı imzasını taşıyan 12.8.2003 tarihli belgede de bu hususlar dile getirilmiştir.Belirtilen bu hususlar, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, çekişmeli taşınmazın, miras bırakan tarafından davalıya yapılan temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.