MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı, mirasbırakan ...ün maliki olduğu 1430 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümü davalının haksız kullandığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında ise, davalının murisin kiracısı olduğunu, murisin ölümü ile tüm mirasçıların katılımı olmadan kira ilişkisinin devam etmeyeceğini, davalının işgalci konumunda bulunduğunu bildirmiştir.Davalı, dava konusu taşınmazı muris...den kiraladığını, murisin ölümü ile mirasçıların isteği ile mirasçı Zeynep Gürbüz'e kira bedellerini ödediğini, daha sonra mirasçıların kendi aralarında anlaşamamaları üzerine eldeki davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın muris adına kayıtlı olduğu, mirasçılardan olan davacının Türk Medeni Kanununun 702. maddesi uyarınca tek başına dava açabileceği, murisin ölümü ile davalı ve muris arasındaki kira sözleşmesinin son bulduğu, tüm mirasçıların birlikte hareket edip kira sözleşmesi yapmaları gerektiği, böyle bir sözleşmenin varlığını ispat edemeyen davalının taşınmazı kullanımının haksız bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1430 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün kayden muris Mehmet Gürbüz adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, murisin 31.07.2008 tarihinde ölümü ile davacı ve dava dışı bir çok kişinin mirasçı kaldıkları, davalının murisin kiracısı olduğunu savunduğu, davacının da davalının kiracılığını kabul etmekle birlikte murisin ölümünden sonra kiracılığın son bulduğunu, işgalci konumuna düştüğünü iddia ettiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, elatma haksız bir eylem olup, elatmanın önlenmesi davasının haksız eylemi gerçekleştiren kişiye karşı, başka bir deyişle taşınmaza fiilen elatana karşı açılması gerektiğinde kuşku yoktur. Öte yandan, kira ilişkisinin varlığının kanıtlanması halinde haksız işgalden de söz edilemeyeceği açıktır.Özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarak da vücuda getirilebilir. Yeter ki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural l8.3.l942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır. Diğer taraftan, kira sözleşmesinin sona ermesi bakımından taraflar bir süre belirlemişlerse o sürenin sonunda, süre bildirilmemiş ise, usulüne uygun yapılacak ihbar ile sona erdirilebilecektir. Somut olayda ise, davalının murisin kiracısı olduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Ancak, murisin ölümü ile kiracılığının son bulduğu iddia edilmiş ise de, davacının, davalıya 30.10.2012 tarihinde gönderdiği ihtar ile kiracılığı kabul ettiği, ödenmeyen kira bedellerinin tahsilini istediği, aksi halde tahliye davası açacağını bildirdiği açıktır. Öte yandan, davalı ile olan kira sözleşmesine son verildiğine dair bir ihbarda bulunulmadığı da sabittir.Öyleyse, davalının dava konusu taşınmazı murisle kurulan ve halen devam eden kira ilişkisi nedeniyle kiracı sıfatıyla kullandığı, başka bir deyişle haksız işgalci olmadığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.