Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1153 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11789 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 21/05/2008NUMARASI: 2004/310-2008/190Taraflar arasında görülen davada;Davacı, çekişme konusu taşınmazın kadastroca tesbit harici bırakıldığını, oysa 16.3.1962 tarih 19 numaralı tapu kapsamı ve zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek, tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı Hazine, davanın reddedilerek Hazine adına tescilini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile işaretli bölümün davacı (B) ve (C) harfleriyle işaretli bölümün Hazine adına tesciline karar verilmiştir.Karar, davalı Tapu Sicil Müdürlüğü Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu kaydı ve zilyetliğe dayalı tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının Tapu Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermek suretiyle eldeki davayı açtığı, sonradan da hazineyi davaya dahil ettiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazlar için tescil isteğiyle açılacak olan davalarda husumetin arzın tabii maliki olan hazineye ve taşınmazın içinde bulunduğu tüzel kişiliğe yöneltilmesi gerekeceği tartışmasızdır.Somut olayda, dava Hazineye değil Tapu Kadastro Müdürlüğüne yöneltilmiştir.Bilindiği üzere; HUMK'nun 83 ve devamı maddeleri hükümleri gereğince ıslah yoluyla dahi olsa hasım değiştirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.Ayrıca, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği sabittir.Öte yandan, Tapu Kadastro Müdürlüğünün davalı gösterilmesi temsilde hata olarak da nitelendirilemez.Diğer taraftan , davada sıfatı bulunmayan kişi hakkında hüküm kurulamayacağı da açıktır.O halde, davada usulü dairesinde taraf teşkili sağlanmaksızın yanlış hasım huzuru ile davanın kabul edilmiş olması doğru değildir.Tabiidir ki, iddianın doğru hasma yöneltilerek yeni bir dava konusu yapılmasına mani bir hüküm de bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 2.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.