Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11529 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21936 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : SAPANCA SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/07/2013NUMARASI : 2012/365-2013/143 Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgisinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazın malik hanesinde kimlik bilgileri düzeltilirken mülkiyet nakline neden olunmaması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar, Hasan kızı A.. Ç..'in.mirasçıları sıfatıyla açtıkları davada, dava konusu 41 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kaydında “Hasan kızı Şerife” kimlik bilgisinin “Hasan kızı A.. Ç..olarak düzeltilmesini istemişler, mahkemece Hasan kızı A.. T.. isminde bir başka kişinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; davacıların mirasbırakanı dışında Hasan kızı A.. T.. ismiyle bir başka kişi tespit edilmiştir. Ne var ki, mahkemece davacıların mirasbırakanı dışında tespit edilen T.C. kimlik numaralı Hasan kızı A.. T..'in 1.7.1930 tarihinde öldüğü, oysa ki dava konusu taşınmazın Zehra eşi Hasan, Hasan çocukları Şerife, Hüseyin ve Mustafa adlarına 1964 yılında tespit gördüğü, tespitin Kadastro Mahkemesi'nin 1965/183E. ve 1966/147 K. sayılı ilamıyla kesinleştiği, ilamda davalı olarak Ş. Ç.. adının yeraldığı görülmektedir. Bu durumda 1930 yılında öldüğü anlaşılan ... TC kimlik numaralı Hasan kızı A.. T..'in kayıt maliki olamayacağı açıktır.Öte yandan, dava konusu taşınmaza ait tapulama tutanağının ekindeki belgelerden, Hasan oğlu M.T.. tarafından tespite itiraz edilmiş olup, itirazda “adlarına tespit yapılan Zehra eşi Hasan, Hasan oğlu Hüseyin, Hasan oğlu Mustafa ve Hasan kızı Şerife'nin üvey kardeşleri olduğu, üvey annesi olan Ayşe ile kardeşleri olan Şükrü, Adil ve Hüsnü'ye dava konusu taşınmazın kaldığı, üvey kardeşi Hüseyin'in ölümü ile verasetinin oğlu Hasan ile kızları Zehra ve Feriha'ya kaldığı, üvey kardeşi Mustafa'nın da ölümü ile verasetinin karısı ile oğlu Malik'e kaldığı, haricen taşınmazın bir kısmının İsmail Pir isimli bir şahsa satıldığı” hususunun belirtildiği, eldeki dosyanın ekinde yeralanan Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/90 E. ve 2002/256 K. sayılı dosyasında ise, adına tespit yapılan Hasan oğlu Mustafa'nın mirasçı oğlu Malik Tuncer tarafından, kadastro tespitine itirazda taşınmazı haricen satın aldığı bildirilen İ. P..'in mirasçıları aleyhine elatmanın önlenmesi isteğinde bulunulduğu, yargılama sırasında Hasan kızı Ayşe . Ç..mirasçıları olarak eldeki davanın bir kısım davacılarının da davaya dahil edildiği, yine bu dava dosyasında bulunan Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1965/15 E. ve 1965/21 K. sayılı Hüseyin oğlu Hasan'ın karısı Zehra'ya ait veraset ilamında, Zehra'nın çocukları olarak Hüseyin, Mustafa ve Ayşe'den bahsedildiği, Hüseyin oğlu Hasan'a ait nüfus kayıt örneğinde ise 1292 doğumlu eşi A.. T..'in 18.01.1945 tarihinde öldüğü, Zehra isimle eşinden olma Hüseyin, Mustafa ve 1312 doğumlu A.. T.. isimli çocuklarının bulunduğu görülmektedir. Diğer taraftan eldeki dava dosyasında ise davacıların mirasbırakanı .... TC kimlik numaralı Hasan ve Zehra kızı A.. Ç..'in 1312 olan doğum tarihinin 01.07.1986 olarak miladiye çevrildiği, kızlık soyadının Tuncer olduğu görülmektedir. Keza anılan elatmanın önlenmesi dosyasında davacı Malik'in ölümü ile davada mirasçısı sıfatıyla yeralan Fikri Tuncer eldeki davada ”kayıtta Şerife olarak ismi geçen kişinin halası A.. Ç.. olup, lakabının Şerife olduğunu” ifade etmiştir. Dolayısıyla kadastro tespitindeki bilgiler ile nüfus kaydında ki bilgilerin örtüştüğü davacıların iddialarını ispatladıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacıların mirasbırakanı Hasan kızı A.. T..'in, kayıt maliki Hasan kızı Şerife ile aynı kişi olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.