Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11521 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 9571 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: KADIKÖY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 17/05/2006NUMARASI: 1999/968-182Taraflar arasında görülen davada;Davacı, Belediyeden satın almak suretiyle kayden maliki bulunduğu 6 parsel sayılı taşınmaza davalının, gecekondu inşa ettiğini ileri sürerek haksız elatmanın önlenmesini istemiştir.Davalı, gecekondusunun tahsis belgesine dayandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kesinleşen İdare Mahkemesi kararı ile taşınmazın 134 m2 lik kısmı dışındaki davalının evinin de bulunduğu bölümün davacıya satışının iptal edildiği, davacının aktif dava ehliyeti kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 230,60 m2 arsa vasıfındaki . parsel sayılı taşınmazın 1992 yılında şuyulandırma suretiyle İstanbul Belediyesi adına kayıtlı iken 15.4.1999 tarihinde davacıya tahsisen satıldığı, Belediyece İdari Yargıda açılan dava sonucunda, tahsis belgesinde belirtilen 134 m2 lik miktardan fazla yer satıldığından bahisle işlemin iptaline karar verildiği, bu karara dayanarak Belediyenin Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı aleyhine açtığı 2000/497 esas sayılı dava sonucunda da Belediye ile davacının taşınmazda paydaş kılındığı ve hükmün derecattan geçerek kesinleştiği, böylece çekişmeli yerde davacı ile dava dışı Belediye arasında paylı mülkiyet durumunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır.Bilindiği ve Türk Medeni Kanununun 688.maddesinde ifade edildiği üzere paylı mülkiyet birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olmalarıdır.Somut olayda davacı, taşınmazdaki mülkiyet hakkını ileri sürerek eldeki davayı açmış, elatma olgusu da keşfen saptanmıştır.Davalının ise taşınmazda kayda dayalı bir hakkından söz edilemiyeceği gibi, kişisel hakkı olduğu da kanıtlanmış değildir. Bir başka ifadeyle, taşınmazdaki tasarrufunun haklı ve geçerli bir nedene dayandığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davalının, davacının tahsisten kaynaklanan 134 m2 lik bölümüne müdahale etmeyip taşınmazın diğer bölümünü kullandığı, bu bölüm hakkında davacının dava açmakta aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir, kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.