MAHKEMESİ: AKŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 31/05/2006NUMARASI: 2005/833-272Taraflar arasında görülen davada;Davacılar,miras bırakanları T... E...'nin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak 1957 parsel sayılı taşınmazını tapuda satış göstermek suretiyle davalı torununa temlik ettiğini,gerçekte taşınmazı davalıya bağışladığını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, miras bırakanın sağlığında taşınmazlarını mirasçıları arasında paylaştırdığını,çekişme konusu taşınmazıda kendisine satış suretiyle temlik ettiğini,bedelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimira.... poru okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu ..parsel sayılı taşınmazın,eşit paylarla maliki olan miras bırakan T. ile eşi R...nin bu yerdeki intifa hakkını üzerlerinde bırakmak suretiyle çıplak mülkiyetini 19.6.1992 tarihli akitle satış yoluyla davalıya temlik ettikleri anlaşılmaktadır.Davacılar,miras bırakan T. yapmış olduğu pay temlikinin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplimsal eğilimleri,olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makil bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı,satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark,taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; miras bırakan varlıklı bir kişi olup, mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı,taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasında aşırı fark bulunduğu,temlik tarihinde davalının 15 yaşında olduğu,her ne kadar satış bedelinin babası tarafından ödendiğini ileri sürülmüş ise de anılan hususun kanıtlanamadığı görülmektedir.Belirlenen bu olgular, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca,davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,22.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.