MAHKEMESİ: ELMALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 07/12/2011NUMARASI: 2011/7-2011/294Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davaya konu 891 parsel sayılı 4200 m2'lik elma bahçesi vasıflı taşınmazın 4/8 payının 8.6.1988 tarihinde yapılan satış ve hisse tevhidi yoluyla davacı adına kayıtlı olduğu, davacı ile birlikte dava dışı başka paydaşların da bulunduğu, çekişme konusu taşınmazda payı olmayan davalının haklı ve geçerli bir neden olmadan müdahale ettiğinin ileri sürüldüğü, davalının da buna karşı "dava konusu yerin davacının murisi M.G. tarafından kendi mirasbırakanı H.Ş.'e iki ayrı sözleşme ile satılıp, zilyetliğinin teslim edilip, bedelin ödendiğini, mevcut kullanıma zımnen muvafakat edildiğini" belirterek harici satınalma savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacı, elatmanın önlenmesi ecrimisil istekli olarak açtığı davada, dava değerini dilekçesinde 10.000,00TL göstermiş ve elatmanın önlenmesiyle birlikte 10.000,00TL ecrimisil istemiş olup taşınmazın değeri yönünden bir değer göstermemiştir.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilebilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur.( 4.3.1953 tarih, 10/2 sayılı İ.B.K.) Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir işlem yapılacağını 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır.Dava dilekçesinde elatıldığı iddia edilen yerle ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacıya bu istek bakımından dava değerinin açılattırılması, bu değere itiraz edilmesi halinde keşfen belirlenecek değere göre harç ikmali yaptırılarak işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Kabule göre de; bilindiği üzere, gerek Türk Medeni Kanunun 706., gerek Borçlar Kanunun 213. ve 2644 sayılı Tapu Kanunun 26. maddeleri uyarınca tapulu taşınmazların satışının resmi şekilde yapılması zorunludur. Bu nedenle harici satışlara mülkiyetin devri anlamında hukuksal bir değer verilemez, Ancak, 10.7.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi, geçersiz sözleşme sonucunda kayıt malikine bir bedel ödenmiş bulunması halinde, satış bedeli kendisine iade edilinceye kadar ödeyen yararına hapis hakkı tanınması olanağının doğacağı da gözden kaçırılmamalıdır. Bir başka ifadeyle, harici satış, satın alana mülkiyet hakkı sağlamaz ise de kişisel hak sağlayacağı açıktır.Davalı, def'i olarak harici satış savunmasında bulunduğuna ve buna ilişkin, 7.11.1971 tarihli, 'Tarla Satış Senedidir' başlıklı ve 24.7.1976 tarihli 'Elma Bahçesi Satış Senedi' başlıklı, satıcısı M. G., alıcısı H. Ş. olan Köy İhtiyar Heyetince de onaylanmış belgeler ibraz ettiğine göre satıcı ve alıcıların davacı ve davalı ile mirasçılık ilişkisinin ve harici satış senetlerinin dava konusu yere uyduğunun, başka bir anlatımla, harici satış olgusunun kanıtlanması durumunda bedel, satın alana ödeninceye kadar davalıya hapis hakkı tanınması zorunluluğu vardır. Bu nedenle de, davalının ecrimisille sorumlu tutulmasına yasal olanak yoktur. Hal böyle olunca, mahkemece harici satış senetlerinin mahalline uygulanması, dava konusu yere ait olduğunun anlaşılması halinde TMK'nun 994. maddesi uyarınca hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesi yerine mutlak surette elatmanın önlenmesine ve ecrimisile hükmedilmesi isabetsizdir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.