MAHKEMESİ : GÖLBAŞI (ANKARA) 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/10/2013NUMARASI : 2013/86-2013/165Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, mirasbırakan İ. Y. ’ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ... parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını ve 622 ada 6 parsel sayılı taşınmazlarını satış suretiyle oğlu D. Y.'a temlik ettiğini, onun da muvazaayı gizlemek amacıyla ara malik kullanmak suretiyle taşınmazları bacanağı davalıya devrettiğini, ayrıca 6645 parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişiden edinildiği sırada diğer 1/2 payın bedelini de muris ödediği halde diğer davalıların mirasbırakanı olan oğlu M. Y. adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında birleşen 2009/860 esastaki davalarından feragat ettiklerini bildirmişlerdir.Davalılar, dava konusu taşınmazların satışlarının gerçek olduğunu, alım güçlerinin bulunduğunu, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, dairece; “ somut olayda; hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleme imkânı bulunmamaktadır. O halde, davalı K. adına kayıtlı taşınmazlar yönünden, anılan ilkeler çerçevesinde tarafların bildirdiği delillerin eksiksiz toplanması, tanıkların dinlenilmesi, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının ilgili kurumlardan tetkiki, mahallinde keşif yapılarak taşınmazların satış tarihlerindeki değerlerinin tespiti, satışa ilişkin bedel ödemesi yapılmış ise ilgili evrakların temini, murisin tüm mal varlığının araştırılması ve tapu iptali, tescil isteği yönünden bir değerlendirme yapılması, ayrıca son kayıt maliki K. yönünden de TMK'nın 1023. maddesinin kuruculuğundan yararlanacak konumda olup olmadığının irdelenmesi, diğer taraftan bir kısım davalıların miras bırakanı M.’a yapıldığı iddia edilen kazanım yönünden ise muris tarafından yapılan temlik işlemin gizli bağış niteliğinde olduğu ve böylesi isteklerde 01.4.1974 tarih ½ sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gözetilerek terditli olan tenkis isteği yönünden bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve olayda uygulama yeri olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, asıl ve birleşen 2010/324 Esas sayılı davanın kabulüne, birleşen 2009/860 esas sayılı davada ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar, davalı Kadir tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.10.2015 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat B. Y. ile temyiz edilenler vekili Avukat Z. K. B. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkin olup, davanın reddine ilişkin karar, Dairece, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak yazılı olduğu şekilde asıl ve birleşen 2010/324 esas sayılı davaların kabulüne, birleştirilen 2009/860 Esas sayılı dosyadaki dava bakımından ise davanın reddi ile birlikte keşfen belirlenen dava değeri üzerinden harç ikmali yapılmadığı gözetilerek dava dilekçesindeki değer üzerinden davalı yararına vekâlet ücretine verilmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, asıl dava ve birleştirilen 2010/324 Esas sayılı dava dosyalarında; dava konusu edilen taşınmazların çekişmeye konu miras payı üzerinden keşfen belirlenen ve yargılama sırasında harcı ikmal edilen dava değeri olan 168.191,28 TL üzerinden harç ve vekâlet ücretine karar verilmesi yerine yazılı olduğu şekilde her iki dava bakımından yüksek harç ve yargılama giderine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, birleşen 2009/860 Esas sayılı dava bakımından davadan feragat edildiğine göre Harçlar Kanunu'nun 22. maddesi hükmü gözetilmeden yüksek harcın tahsiline karar verilmiş olması doğru değildir. Ne var ki, anılan bu yanılgı yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından, asıl davada, hükmün 1-(b) ve (c) bendinden yer alan “ Peşin alınan harcın mahsubu ile noksan 22.422,00TL harcın davalı K.. K..'dan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine," Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesaplanan 25.230,00TL vekalet ücretinin Davalı K.. K..'dan alınarak davacı tarafa ödenmesine” cümlelerinin hükümden çıkarılmasına, yerine 1- (b) bendinde “ Peşin alınan harcın mahsubu ile noksan 11.219,14 TL harcın davalı K.. K..'dan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine", 1-(c) bendinde "Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesaplanan 14.541,47 TL vekalet ücretinin davalı K.. K..'dan alınarak davacı tarafa ödenmesine” cümlelerinin yazılmasına, Birleştirilen 2010/324 Esas sayılı dava yönünden;hükmün (b) ve (c) bendinde yer alan “Peşin alınan harcın mahsubu ile noksan 24.904,00TL harcın Davalı K.. K..'dan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine, Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesaplanan 25.230,00TL vekalet ücretinin Davalı K.. K..'dan alınarak davacı tarafa ödenmesine” cümlelerinin hükümden çıkarılmasına, yerine hükmün (b) bendine “ Peşin alınan harcın mahsubu ile noksan 11.340,64TL harcın davalı K.. K..'dan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine", (c) bendine "Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesaplanan 14.541,47 TL vekalet ücretinin Davalı K.. K..'dan alınarak davacı tarafa ödenmesine” cümlelerinin yazılmasına, Birleştirilen 2009/860 Esas sayılı dava yönünden; hükmün (b) bendinde yer alan, “peşin alınan harcın mahsubu ile noksan 1.251,00TL harcın davacı taraftan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine”, cümlesinin çıkarılmasına, yerine, “ peşin alınan harcın mahsubu ile fazla alınan 267,30 TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine” cümlesinin yazılmasına, Davalı K.. K..'nın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi hükmün bu şekliyde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alının peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı K.. K.. vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.