Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11441 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 10345 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 06/07/2010NUMARASI: 2007/468-2010/263Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 15991 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davacı İ.adına kayıtlı olup, davacı ile dava dışı yüklenici Şirket arasında 27.01.1997 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edildiği; ancak, taşınmazdaki binanın tamamlanmadığı ve dava dışı yüklenici Şirket tarafından bu binadan davalı E.'ye, Ankara .... Noterliğinin 12.8.2002 tarihli 24663 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile çekişmeli 7 nolu dairenin satıldığı; davalı E. tarafından eldeki davanın davacısı İ. ve dava dışı yüklenici şirket aleyhine, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak çekişmeli taşınmazdaki 7 nolu daireye ilişkin olarak açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.4.2008 günlü 2005/124 esas, 2008/118 sayılı kararıyla davalı E.'nin tapu iptal-tescil isteğinin reddedildiği, kararın derecattan geçmek suretiyle 30.1.2009 tarihinde kesinleştiği, sözü edilen 7 nolu daireyi halen davalı E.'nin kulllandığı anlaşılmaktadır.Bu durumda, davacının mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının bu hususa yönelik temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; bilindiği üzere, ecrimisil kayıt malikinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bedeldir.Somut olayda, davalı çekişmeli daireyi teslim alıp kullanmaya başladığında iyiniyetlidir. Çünkü, davalı ile yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, yüklenici Şirket ile davacı arsa sahibi arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak yapılmış ve bunun sonucu olarak davalıya daire teslim edilmiştir. Ancak, davalının bu iyiniyetli kullanımı, yukarıda sözü edilen davalı tarafından açılan tapu iptal-tescil davasının reddedilip 30.01.2009 tarihinde kesinleşmesi ile son bulmuştur.Hal böyle olunca, eldeki davanın açıldığı 27.11.2007 tarihinden sonra yukarıda sözü edilen tapu iptal-tescil isteğinin reddine ilişkin kararın kesinleştiği belirlendiğine göre, davalının, dava tarihinde çekişmeli 7 nolu daireyi tasarrufunda bulundurmasında kötüniyetli olduğu söylenemeyeceğinden, davalının ecrimisilden sorumlu tutulmaması gerekirken, yazılı olduğu üzere ecrimisilin hüküm altına alınmış olması doğru değildir.Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedene hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.