Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11433 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7325 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/12/2012NUMARASI : 2011/36-2012/589Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.06.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat Y. T.. ile temyiz edilen vekili Avukat E. T..geldiler,duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Y. B..'nin 17.10.2005 tarihli resmi akitle 19049 ada 7 nolu parseldeki kooperatif hissesini; 16.2.2007 tarihli resmi akitle 15914 ada 2 parseldeki payının tamamını, 15900 ada 1 parseldeki 47,85,86 ve 87 nolu bağımsız bölümlerdeki paylarını davalıya satış suretiyle temlik ettiği, murisin 15.9.2010 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak ikinci eşi davalı, dava dışı müşterek iki çocuğu ile önceki eşinden olma çocukları davacılar ve dava dışı iki çocuğunun kaldığı sabittir.Davacılar, mirasbırakanın davalıya yaptığı temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteği ile eldeki davayı açmışlardır.Çekişme konusu 19049 ada 7 parsel yönünden kooperatif üyeliğinin davalıya devri işlemi bağışlama niteliğindedir. Bir başka ifadeyle kişisel hakkın temliki niteliği taşıyan kooperatif hissesinin devri işleminde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanması olanaklı değildir. Bu temlikin koşullarının varlığı halinde tenkis hükümlerine tabi olacağı açıktır. Bu nedenle mahkemece, 19049 ada 7 parsele yönelik davanın reddine karar verilmiş olması bu gerekçe ile sonucu itibariyle doğrudur. Davacıların bu hususa değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve uygulama sonucu kooperatif hissesi haricindeki çekişme konusu diğer taşınmazların resmi akitte gösterilen değeri ile o tarihteki gerçek değerleri arasında açık nispetsizlik bulunduğu, murisin varlıklı bir insan olup 2. eşi davalıya taşınmazları temlik etmesinin makul ve zorunlu bir sebebinin bulunduğunun tesbit edilemediği davalının alım gücünün bulunmadığı, mirasbırakanın davalı ile ikinci evliliğini yaptıktan sonra ilk eşinden olan çocukları ile ilişkisinin azaldığı, davalıyı kayırdığı dosya kapsamıyla sabittir. Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin bedelsiz, muvazaalı ve mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca; 19049 ada 7 nolu parsel haricindeki diğer çekişme konusu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendrime ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.