Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11430 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 8403 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalı şirketin imtiyaz sözleşmeleri ile elektrik üretim, iletim ve dağıtım ve ticaretini yaptığını, hizmetin gereği olarak satın alınan 63 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin Hazine adına, intifasının davalı şirkete ait olması gerekirken, davalının taşınmazı adına tescil ettirdiğini, davalının İşletme hakkının 12,06.2003 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı İle elinden alındığını ileri sürüp, imtiyaz sözleşmesi hükümleri gereğince tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek üçüncü kişiden satın aldığını, Türk Medeni Kanunu'nun 712. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, imtiyaz sözleşmesinde şirket tarafından kamu hizmeti İçin satın alınan taşınmazın Hazine adına tescil edileceğine dair bir hüküm olmadığı, mesken nitelikli taşınmazın yürütülen hizmetle ilgisi bulunmadiğini, sözleşmenin feshi halinde taşınmazın Hazine'ye devredileceğine dair bir hüküm de olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın imtiyaz sözleşmesi gereği mülkiyetinin davalıya geçtiğine dair bir bilgi ve belge olmadığı, taşınmazın Hazine ile ilgisinin bulunmadığı, 10 yıldan fazla süredir davalının İyi niyetle taşınmazın zilyedi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, imtiyaz sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; trafo yeri nitelikli çekişme konusu 63 parsel sayılı taşınmazın imtiyaz sözleşmesinin 21/a maddesi uyarınca ifrazen ve satın alma yoluyla 12.04.1988 tarihinde davalı şirket adına tescil edildiği görülmektedir. Ne var ki, anılan maddenin öngördüğü düzenleme uyarınca kamulaştırılan ya da satın alınan taşınmazların Hazine adına tescili gerekirken, şahıs adına tescilinin sağlanmasının tescil lehdarı yararına hukuki bir sonuç doğurmayacağı açıktır.Buna göre, eldeki davanın dayanağını 3096 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin oluşturduğu tartışmasızdır. Belirtilen yasa hükmünde, "belli bir süreyi kapsayan sözleşmeler, süre uzatımı talep edilmediği takdirde sürenin bitimi ile son bulur. Bu takdirde, tüm tesisler île tüm taşınır ve taşınmaz mallar her türlü borç ve taahhütlerden ari olarak devlete bedelsiz olarak geçer, sözleşmeler görevli şirketin acze düşmesi veya sözleşme şartlarını ihlal etmesi halinde süresinden önce feshedilebilir" düzenlemesine yer verilmiştir.Diğer taraftan; taraflar arasında düzenlenen imtiyaz sözleşmeleri hükümlerinde, sözleşmenin ne şekilde feshedileceğine değinildikten sonra sözleşme uyarınca tesis edilen yapılaşmanın menkul ve gayrimenkullerin ne şekilde tasfiye edileceği dile getirilmiştir. Anılan düzenlemeler birlikte dikkate alındığında, işletmenin amacının bir parçasını teşkil eden trafonun ve trafo zemininin sözleşmenin feshi İle birlikte Hazine'ye intikalinin gerekeceğinde kuşku yoktur.Öte yandan; taraflar arasındaki sözleşmenin devamı süresince Türk Medeni Kanunu'nun 712. maddesindeki sürenin işlemeyeceği ve ilgilisine hak sağlamayacağı da muhakkaktır.Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 27.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.